bu sorular ateizm ve din sitesinden alınmıştır. Şu aciz mantığımla bu çok mantıklı sorulara cevap bulmaya çalıştım.
1-Tanrı'nın kendi kendini yok etmeye gücü yeter mi?
Çocuklarının geçimini sağlayan ve onları çok seven bir baba olduğunuzu düşünün ve birgün çocuklarınızı boşverip kendizi öldürmeyi isteyin hem de bunu kafanız yerindeyken ve gayet mantıklı olduğunu düşünerek yapın, e yapın hadi!!
2-Tanrı'nın ikinci bir Tanrı'yı yaratmaya gücü yeter mi?
Aranızda baba olan ve çocuklarım için bir baba daha olsun diye tutup elin adamını evine sokabilecek bir sapık var mı, ya da baba olsanız böyle yapar mıydınız?
2-Tanrı'nın birden fazla olmaya gücü yeter mi?
Yok böyle gitmiyor eve bikaç tane daha baba lazım babam yeterli gelmiyor diye düşünen çocuk var mı aramızda??
3- Tanrı'nın kaldıramayacağı bir taşı yaratmaya gücü yeter mi?
Dağlar ovalar bayırlar denizler heryerde taş var e kardeşim böyleyken bu kadar büyük bi taşa gerek var mı, hem etrafınıza bi bakın Allahü teala işe yaramayan bişey yaratmış mı ki hiçbir işe yaramayacak o kadar büyük taş yaratsın???
4-Tanrı'nın gücü yetmeyecek birşeyi yaratmaya gücü yeter mi?
Bu soruyu soran arkadaşın şuan akıl hastanesinde olduğunu düşündüğüm için bir delinin sorusuna cevap vermek istemiyorum.
5-Tanrı her şeye kadir olmamaya da kadir midir?
Bazıları soru sorarken aslında cevabı da içinde verirler ama haberleri bile yoktur çünkü zaten sorunun cevabını bilirler ve sorma amaçları artniyetten başka bişey değildir. Soru şunu soruyor ; Allahü teala hiçbirşey yapmamaya da kadir midir? sen ne kadar hiçbişey yapmamaya kadirsen senin düşünemiyeceğin kadar kadirdir.
Yusuf soruları yanlış anlamışsın ben biraz daha açayım yanıtları ona göre ver.
"1-Tanrı'nın kendi kendini yok etmeye gücü yeter mi?
Çocuklarının geçimini sağlayan ve onları çok seven bir baba olduğunuzu düşünün ve birgün çocuklarınızı boşverip kendizi öldürmeyi isteyin hem de bunu kafanız yerindeyken ve gayet mantıklı olduğunu düşünerek yapın, e yapın hadi!!"
Burada Tanrı kendi kendini yok etmek İSTER Mİ? diye sorulmuyor. GÜCÜ YETER Mİ? deniliyor. Senin örneğine uyarlarsan, doğru soru kendinizi ÖLDÜRMEK İSTER MİSİNİZ DEĞİL, ÖLDÜREBİLİR MİSİNİZ? olur.
Çocuk sahibi olupta intihar eden erkek var mıdır acaba yada olabilir mi? Ne kadar inanılmaz değil mi, hiç rastlanmamış bir olay dünya üzerinde!
----------------------------
"2-Tanrı'nın ikinci bir Tanrı'yı yaratmaya gücü yeter mi?
Aranızda baba olan ve çocuklarım için bir baba daha olsun diye tutup elin adamını evine sokabilecek bir sapık var mı, ya da baba olsanız böyle yapar mıydınız? "
Bu soruda da GÜCÜ YETER Mİ? DENİLİYOR. YARATMAK İSTER Mİ? diye sorulmuyor.
-----------------------------
"3- Tanrı'nın kaldıramayacağı bir taşı yaratmaya gücü yeter mi?
Dağlar ovalar bayırlar denizler heryerde taş var e kardeşim böyleyken bu kadar büyük bi taşa gerek var mı, hem etrafınıza bi bakın Allahü teala işe yaramayan bişey yaratmış mı ki hiçbir işe yaramayacak o kadar büyük taş yaratsın???"
Burada da GÜCÜ YETER Mİ? diye soruluyor. BÖYLE BİR TAŞA GEREK VAR MI? diye bir soru yok cümlede.
Bu arada sakalların ne işe yarıyor? Sıvazlamaktan başka? Yada aids virüsü ne işe yarıyor? Yada grip virüsü?
------------------------------
"4-Tanrı'nın gücü yetmeyecek birşeyi yaratmaya gücü yeter mi?
Bu soruyu soran arkadaşın şuan akıl hastanesinde olduğunu düşündüğüm için bir delinin sorusuna cevap vermek istemiyorum."
Neden cevap vermek istemiyorsun? Bu soruya cevap vermeye çalışırken kafayı sıyırmaktan mı korktun? Şu soruya ne dersin o zaman, bir insan ayı yörüngesinden çıkarıp koltuk altında bir kaç tur attırdıktan sonra geri yörüngesine oturtabilir mi buna gücü yeter mi? Yada asası ile kızıldenizi ortadan ikiye ayırmaya?
------------------------------
"5-Tanrı her şeye kadir olmamaya da kadir midir?
Bazıları soru sorarken aslında cevabı da içinde verirler ama haberleri bile yoktur çünkü zaten sorunun cevabını bilirler ve sorma amaçları artniyetten başka bişey değildir. Soru şunu soruyor ; Allahü teala hiçbirşey yapmamaya da kadir midir? sen ne kadar hiçbişey yapmamaya kadirsen senin düşünemiyeceğin kadar kadirdir."
Kadir olmak, "her şeye gücü yetmek" anlamındadır. Sorulan şeyde "herşeye" gücü yettiğine göre, "güçsüz olmaya da gücü yetebilir mi?" dir.
Birşey yapmak yada yapmamak, yani "eylemsizlik" ile ilgisi yok sorunun, "Tanrı mesela, -aciz- olabilecek kadar herşeye kadir mi?" diye soruluyor.
Geleceği ve geçmişi bilmeye muktedirdir mesela Tanrı, peki bilmemeye de muktedir midir?
------------------------------
şimdi soruların doğrusunu anladığına göre, cevapları da ona göre verebilirsin sanırım.
Ilk duydugunuzda sacma gelebilir ama aslinda bu sorular gayet mantikli sorulardir. Size sacma gelmesi daha once bu konular hakkinda kafa yormamis olmanizdan kaynaklanmaktadir.
1-Tanrı'nın kendi kendini yok etmeye gücü yeter mi?
Çocuklarının geçimini sağlayan ve onları çok seven bir baba olduğunuzu düşünün ve birgün çocuklarınızı boşverip kendizi öldürmeyi isteyin hem de bunu kafanız yerindeyken ve gayet mantıklı olduğunu düşünerek yapın, e yapın hadi!!
2-Tanrı'nın ikinci bir Tanrı'yı yaratmaya gücü yeter mi?
Aranızda baba olan ve çocuklarım için bir baba daha olsun diye tutup elin adamını evine sokabilecek bir sapık var mı, ya da baba olsanız böyle yapar mıydınız?
2-Tanrı'nın birden fazla olmaya gücü yeter mi?
Yok böyle gitmiyor eve bikaç tane daha baba lazım babam yeterli gelmiyor diye düşünen çocuk var mı aramızda??
Cocuklarini seven baba sonsuz guce sahip bir varlik degildir. Yapabilecekleri cocuklarina olan sevgisiyle sinirlidir. Halbuki Tanri'nin her seye kadir oldugunu inanirlar soylemektedir. Her seye kadir olmak buyuk bir laf. Her seye kadir bir varlik icin olmaz diye birseyin olmamasi gerekir.
Bu ornekteki baba ile dinlerdeki Tanri arasinda analoji kurulamaz.
3- Tanrı'nın kaldıramayacağı bir taşı yaratmaya gücü yeter mi?
Dağlar ovalar bayırlar denizler heryerde taş var e kardeşim böyleyken bu kadar büyük bi taşa gerek var mı, hem etrafınıza bi bakın Allahü teala işe yaramayan bişey yaratmış mı ki hiçbir işe yaramayacak o kadar büyük taş yaratsın???
Sorunun ozunu anlamamissin. Onemli olan ise yarayacak birseyi yaratip yaratmadigi degil, isterse yaratip yaratamayacagi. Tas burada sembolik. Yine her seye kadir olma kavraminin yarattigi bir paradoksa dikkatleri cekmek icin sorulmus bir soru bu. Tanri her seye kadirse, mantik ilkeleri de dahil, her seyin ustunde olmalidir.
4-Tanrı'nın gücü yetmeyecek birşeyi yaratmaya gücü yeter mi?
Bu soruyu soran arkadaşın şuan akıl hastanesinde olduğunu düşündüğüm için bir delinin sorusuna cevap vermek istemiyorum.
Bir onceki sorunun ozu aslinda burada daha guzel aciga cikiyor. Mesele, Tanri'nin evrende akla hayale gelebilecek her seyden (mantik ilkeleri de dahil olmak uzere) ustun olup olamayacaginin sorgulanmasidir. Cunku teistlerin Tanri iddiasi boyle bir iddiadir. Eger teistlerin dedigi dogruysa, bu sorularda sorulan noktalar da dahil olmak uzere, Tanri'nin her seye gucunun yetebilmesi gerekir. Ve bu her seye, bizim sinirli aklimiza sacma gelen seyler de dahil olmalidir.
Soru şunu soruyor ; Allahü teala hiçbirşey yapmamaya da kadir midir? sen ne kadar hiçbişey yapmamaya kadirsen senin düşünemiyeceğin kadar kadirdir.
Soru onu sormuyor. Her seyi yapmaya kadir olup, hicbir sey yapmamayi secebilirsin. O ayri konu. Mesele, her seye kadir olmamaya da kadir olup olmadigidir. Yine "her seye kadir olma" kavraminin paradoksal yapisi ortaya konuyor burada. Bir varligin her seye kadir olmasi mumkun degildir. En az bir seye kadir olmamalidir. O da "her seye kadir olmama" durumu. Matematikteki Godel teoremini bilenler, bu noktayi da anlayacaktir.
Kisacasi, cevaplar yanlis. Bu tur sorulara cevap verirken inanclilarin ilk tepkisi bunlarin olmayacak seyler oldugunu soyleyip olmayacak bir seyin yapilip yapilamayacagini sordugumuz icin, ya dalga gecmeye, ya da anlamsiz konustugumuzu iddia etmeye calismak olmaktadir. Halbuki boyle cevap vererek sorularin tuzagina dusmektedirler. Olmayacak birseyleri sordugumuzu dusunuyorsaniz, Tanri'nin da bunlari yapamayacagini, dolayisiyla her seye gucu yetmedigini soyluyorsunuz demektir. Bu kendi kendinizle celiskidir.
Dogru cevap, "Tanri bunlari yapabilir ama bizim buna aklimiz ermez" olmalidir. Inanclinin tek tutarli cikis yolu budur bu sorular karsisinda.
Bu sorulara nasil cevap vermeniz gerektigini bile bizden ogreniyorsunuz.
Gerci bu cevap da baska sorunlar yaratir, ama bu ayri konu. Gerekirse ona da ayrica deginiriz.
Bu sorular mantıksız değildir ve olmadığı gibi sorması da meşruudur. Çok osrulmuştur fakat hiç bir inanan cevap vermemiştir daha doğrusu verememiştir. İnanan birinin beyni bu sorularda sınırına çarpar ve işlevini burada bırakır. İnanan beyin bu noktada gönüllü olarark düşünmeyi reddeder. Artık sorulara cevap vermez, seninki benden daha kara demeye başlar.
Halbuki beyninin düşünme yetisini kullanmak isteyen, bu basit sorularla tanrı fikrinin çürüklüğünü görür ve her şeye kadir mutlak bir gücün kendisi ile çeliştiğini anlar. Aslında bunu inananlar da görüyorlar ama içten bir besmele ile görmemezlikten geliyor ve deve kuşu gibi kafasını kuma sokuyor.
sizin de mesajlarınızda belirttiğiniz ve benim de örneklerle açıkladığım gibi yapıp yapmamak Allahü tealanın elindedir.Allahü teala herşeye kadirdir ve inisiyatif O nun elindedir isterse yapar isterse yapmaz. Bu sorular saçma olduğu kadar gereksizdir de. Kudret, kadir güç, kuvvet bunların hepsi aynı kelimenin farklı şekilde söylenmesidir. Kimse farklı bir kuvvet yorumu yapamaz. Neden , çünkü böyle öğrendiği ve başka bir tanım bilmediği içindir. Allahü teala insanlara muhteşem bir beyin vermiş ama biz bu beynin sadece yüzde dördünü kullanabiliyoruz ve bildiklerimiz öğrendiklerimiz bununla sınırlı kalıyor sen kendi bildiğin kuvvet tanımıyla Allahü tealanın kudretini kadiriyetini nasıl anlayacaksın daha oksijenle hidrojenin birleşip su olmasını çözememişken, havada yüzde 78 azot varken bizim nasıl oksijen soluduğumuzu anlayamamışken , asit yağmuru altında erimemiz için bütün şartlar hazır olduğu halde bereket yağmurlarında ıslandığımızı o süper mantığın kaldıramıyorken bu saçmalık saçması sorulara ne zaman geçtin?
1-Tanrı'nın kendi kendini yok etmeye gücü yeter mi?
- Elbet yeter!.. Peki bu mantikli mi?...
2-Tanrı'nın ikinci bir Tanrı'yı yaratmaya gücü yeter mi?
- Elbet yeter!.. Peki bu mantikli mi?...
2-Tanrı'nın birden fazla olmaya gücü yeter mi?
- Elbet yeter!... Bu mantikli mi?...
3- Tanrı'nın kaldıramayacağı bir taşı yaratmaya gücü yeter mi?
- Elbet yeter!.. MANTIK BUNUN NERESİNDE?...
4-Tanrı'nın gücü yetmeyecek birşeyi yaratmaya gücü yeter mi?
- Gucu sinirsiz bir Yaraticiya inanan birine böyle manyak bir soru sorulmaz.. Sinirsizligin üstünde bir sinir mi var?... Böyle sorular ateistleri oyalar!...
5-Tanrı her şeye kadir olmamaya da kadir midir?
- Kadir olmamaya kadir olan zaten bir şeye kadir demektir... Dolayisiyla...
Allah İslam’ın en büyük sorunudur. Allah Muhammed’in aklındaki ilahdır. Muhammed’in tasarımıdır. Daha önce mevcut bir Arap putu olan ve yerini Hubel aldığı için, uzun yıllar ihmal edilen Al-lah putu, Muhammed tarafından bir ilah olarak yenien diriltilmiş, tanımlanmış ve üstün bazı niteliklerle donatılmıştır. Muhammed’in üstün zekası Allah’ı Arap’ların o ana kadar düşleyemeyeceği kadar görkemli bir yaratıcı ve yepyeni bir ilah olarak tasarımlamıştır.
Hristiyan Tanrısı duyarlıdır. İnsansı tarafları çoktur. Allah ise, katıdır, serttir ve acımasızdır. İnsandan çok daha başkadır. Bunun nedeni ilk Hristiyan toplumu ile Arap toplumları arsındaki kültür ve gelenek farklarıdır. Buna Muhammed’in kişisel ilah anlayışını da ekleyince ortaya bu müthiş Al-lah kavramı çıkmıştır.
Aslında gerçekten Al-lah şunu da yapar mı, bunu da yapar mı şeklinde sorular sormak anlamsızdır. Bunlar aslında Tanrı kavramına karşı gelmeyi amaçlayan ve Tanrı kavramını hicveden yarı şaka, yarı ciddi mantık oyunlarıdır. Al-lah kavramı ne kadar ciddi ise, bunlar da o kadar ciddir. Yani her ikisi de ciddi değildir, diyebiliriz. Bu sorular Al’lah kavramı ile bir tür alay etmekten başka bir şey değildir. İnanırlarla alay etmek ateistlere yakışır mı? Doğru bir şey midir? Ateistler Al-lah saçmalığına inanan herkesle alay etmek hakkına sahiptirler. Çünkü bu efranevi kavramın günlük yaşamın her anına manevi olarak müdahale etmesi ateistlerin gözünde insanlıkla alay edilmesi demektir. Bu aptalca inanç daha ne kadar devam edecektir? 21nci yüzyıl insanları ile birinci yüzyıl insanları arasında hiç fark yok mudur? İnsanlık 2 bin yıl içinde hiç mi ilerlememiştir?
Bu tür örnekler vererek Allah kavramı ile alay edilmesi, zamanla Allah kavramından uzaklaşılması ve onun bir efsane kahramından başka bir şey olmadığının kabulü için gereklidir. İnsanların Allah kelimesinin gölgesini bile dolduramaycak kadar boş bir söz ifade ettiğini ve hiç bir yaratıcıyı simgelemediğini anlamasının zamanı gelmiştir.
Allah yoktur. Hiç bir zaman da var olmamıştır.... İlerde de var olması için bir neden yoktur....
Yüreğimize korku salan bu terimden kurtulmak için, önce O’nun ne kadar değersiz, beceriksiz, önemsiz ve güçsüz bir yaratıcı bozuntusu olduğunu tartışmamız gerekmektedir. Bir gün gelecek Allah kavramını kanıksayacak ve ondan artık korkmamaya başlayacağız.
O gün Allah’ın sonunun başlangıcını simgeleyecek ve mutlu günlerin başlangıcı olacaktır...
al_lah.. allah a cevrilmesi..muhammedin bi tasarımıdır..
hacı nedenini yazmamış sanırım...
ne olcak hristyanların tanrısı..
yahudilerin var da ....
bizim neden yok......
eziklik psikolojisi arapların içinde muhammedi cok fazla etkilemiş olacakki....
bir put şim di göklerde mekan sahibi..kat sahibi....
lat uzza menat..yahut..al_lah...
Hacı Kardeşim
Okuduğun kitaplarda sadece işine gelen yönlerini alarak bunları yazman inananları etkilemek içinse yanlış ve çok eksik bir yoldur çünkü inananlar da kitap okur okumakla kalmaz yazar o yüzden bunları öyle kolay kolay yutturamazsın, zaten karacahillerin cahillikleri sayesinde senin gibi insanlar ben olayı çözdüm herşeyi anladım edasında ortaya çıkıp saçmalamış, islamı cahil insanlardan dinleyenler de gördükleri eksiklikleri kabullenemeyip bu saçmalıkların doğru olduğu fikrine kendini kaptırmış ve biraz da özentilerine yenik düşmüş talihsizlerdir.
Sen de bunlardan birisin çünkü inanan bir aileden geliyorsun ve hatta o sana rağmen hala inanan ailenin arasında tarladaki zararlı otlar gibi tek başına duruyorsun, o yüzden bu site tam sana göre çünkü kurucusu senin gibi düşünüyo ziyaretçisi senin gibi düşünüyo, karşı görüşler ise senin için ego tatmini çünkü dışarıda söyleyemediklerini(bu kadar cesaretli olmana rağmen!) burada söyleyip taşı gediğine oturtmuş bir kaynana kisvesinde mutlu oluyorsun
Hz. Muhammed(s.a.v)'in o üstün zekasına kurban olman gerekir çünkü O nun gibi bir deha gelmemiş gelememiştir baksana 1400 yıldır bu nası bi etkidir ki elçisi olduğu dinini bozulmadan bu günlere getirmiş inanan sayısı hergün çoğalmış bugün 3 milyarı bulmuştur. Senin de dediğin gibi hiç mi fark yoktur üzerinden bu kadar yüzyıl geçmiş insan neslinde, tabi ki fark yoktur hala insanlar o yıllarda olduğu gibi bu yıllarda da yanlış ile doğruyu ayırt edebilmektedir, kimin yalancı, fitneci, çıkarcı, kimin hak, dürüst olduğunu o zaman olduğu gibi bu zaman da çözebilmektedirler.
İslamiyet fakire yardım edin, komşunuz açken tok yatmayın , adam öldürmeyin ,hırsızlık yapmayın, size taş atana siz gül atın derken insanlarla alay etmiş oluyorsa sizin savunduğunuz o düşüncenin söylediklerini kaale bile almamak gerekir.
"Yüreğimize korku salan.. "
bunu ben yazmadım senin yazından bir parça , kendi kendini ele veriyorsun bak dikkat et senin tarafında olanlar yanlış anlamasın(yoksa yüreğinize yazacaktın da elin mi sürçtü)
" Bir gün gelecek Allah kavramını kanıksayacak ve ondan artık korkmamaya başlayacağız"
(O'ndan artık korkmamaya başlayacağız, hımm.. yok elin sürçmemiş sen bayaa ciddisin)
Akademik olduğunu sandığın fikir yazıları yazarken dikkatli olman gerekir aksi halde saçmalarsın ve antisempatik olursun.
Allahü teala sabırlıdır kardeşim, ben nice böyle konuşupta sonra ağlaya ağlaya namaz kılanları biliyorum.
Requiem
göklerde mi? bu kadar kısıtlı düşünebilen biri nasıl Allahü tealayı bulsun ki
sana hak veriyorum, istersen yardımcı olayım kendi düşüncen bulmana yetmiyor gibi gözüküyor.
Kim kimi kıskanmış acaba
Hristiyanların da yahudilerin de Müslümanların da Allah(c.c)'ı Hz. Adem(a.s)'in Allah(c.c.)'ı dır. Sonradan değişimler insanların eseridir.
Bak İslamiyete 1400 yıldır aynı, demek bi koruyan var ki değişmiyor.
Saygılar selamlar
"Allah yoktur. Hiç bir zaman da var olmamıştır.... İlerde de var olması için bir neden yoktur....
YUREGİMİZE KORKU SALAN bu terimden kurtulmak için, önce O’nun ne kadar değersiz, beceriksiz, önemsiz ve güçsüz bir yaratıcı bozuntusu olduğunu tartışmamız gerekmektedir. Bir gün gelecek Allah kavramını kanıksayacak ve ONDAN ARTİK KORKMAMAYA başlayacağız."
Korkulan seye inanmamak, saglikli bir psikoloji için en etkili yöntemlerden biridir...
Hacı'nin bu yorumu, son derece karmasik sebeplere dayanan rahatsiz bir bilinçaltinin kendini körelterek tedavisine yönelik çabasindan baska birsey degil...
Tüm gerçekligi sadece bu kadar!...
Yani sadece Haci kadar!...
Sanirim Yaratici da bunu ister kulundan...
Yani SADECE KORKACAKSAN, İNANMA DAHA İYİ!...
Mantıksız olan bu sorular mıdır, yoksa Tanrı kavramı mı?
Tanrı her şeye kadirdir derseniz, büyük laf edersiniz. O zaman da bizim "Tanrı 1=3 yapabilir mi?", "Üçgen şeklinde kare yapabilir mi?", "Her şeye kadir olmamaya da kadir midir?" gibi sorular sormaya hakkımız olur. Bu soruların yolunu açan sizsiniz. Bizim artniyetimiz değil. İddia ettiğiniz Tanrı kavramının akla mantığa ne derece uyguğunu yeterince analiz etmeden inanmaya kalkarsanız, sonra bu tür sorularla boğuşmak zorunda kalırsınız tabi.
Daha önce dediğim gibi, tutarlı olmak ve Tanrı'nın her şeye rağmen yine de sonsuz güçlü olduğunda ısrar etmek istiyorsanız, o zaman bu soruların cevabı olarak "Evet yapabilir, ama buna bizim aklımız ermez" demeniz gerekir.
Fakat böyle demeniz sorunu çözer mi?
Böyle demeniz cevap vermiş gibi görünüp soruyu savuşturmaktan başka birşey değildir. Çünkü analize devam edersek, bu cevap da başka sorunlar yaratacaktır.
Tanrı ile ilgili öyle çok soru sorulabilir ki, hemen hepsine benzer cevaplar vermek zorunda kalırsınız. Sonuçta ortaya öyle bir durum çıkar ki, bu Tanrı dediğiniz kavramın tamamen bizim kavrayışımızın dışında, akla ve mantığa sığmayan bir şey olduğunu kabullenmek zorunda kalırsınız. Yeteri kadar derine inildiğinde bu tartışmalar hep bu sonuca götürür. Kendinizi Tanrı'nın anlaşılmaz, bilinmez ve akıl ve mantık ötesi bir varlık olduğunu iddia ederken buluverirsiniz.
Aslında bunu demeniz, Tanrı'nın absürd, akıl ve mantık dışı ve saçma bir kavram olduğunu söylemekle eş anlamlıdır, ama kelime seçiminiz yüzünden sanki böyle değil, başka birşey diyormuşsunuz gibi görünürsünüz. Halbuki dediğiniz açıkça Tanrı'nın absürd bir kavram olduğudur. Çünkü zaten birşeyin absürd olup olmadığına karar veren akıl ve mantığımızdır. Akıl ve mantığa sığmadığını, onun ötesinde olduğunu baştan söylediğiniz bir varlığın, aslında kavranması, hatta anlaşılması olanaksız bir varlık olduğunu söylemiş olursunuz. Dolayısıyla Tanrı'ya bilinemez demiş olursunuz. Mantık örgüsü zorunlu olarak buraya gelmektedir.
Peki bir varlığa bilinemez demek ne demektir?
Şu diyaloğa dikkat ediniz:
A: Ben FOO'ya inanıyorum.
B: FOO nedir?
A: FOO bilinemez birşeydir.
B: Bir şeye inanman için onu bilmen gerekir. Halbuki sen FOO'nun bilinemez olduğunu söylüyorsun. O halde bilinemez bir şeyi bildiğini söylemiş olmuyor musun?
A: ??
Gerçekten de, anlamı netleştirmek için burada inanma sözcüğünü "bilmek", FOO sözcüğünü ise "bilinemez" ile değiştirirsek, ortaya şu çıkar:
Yani, A'nın burada dediği : "Ben bilemeyeceğim bir şeyi biliyorum" olmaktadır.
Kısacası, A kendi kendisiyle çelişkiye düşmektedir.
Gördüğünüz gibi, Tanrı'nın bizim akıl ve mantığımızı aştığını söyleyerek bu sorulardan sıyrılmaya da kalkamazsınız.
Çünkü Tanrı akıl ve mantık üstü olsa da, siz değilsiniz. Sizin düşünce sürecinizin akıl ve mantık ürünü olması gerekir. Dolayısıyla, siz kendi mantık örgünüzle uyuşmayan bir şeye inanamazsınız. Bu, öyle birşeyin varolup olmamasından bağımsız bir durum. Varolabilse bile, bunu sizin anlamanıza ve kendi akıl ve mantığınıza sığdırmanıza olanak yoktur. Elinizde ise, inanma yolunda yegane aracınız akıl ve mantığınızdır. Eğer onlar sizi bu uğurda yarı yolsa bırakıyorsa, inanmak için elinizde hiçbir geçerli gerekçeniz kalmıyor demektir.
Fakat insanlar yine de inanırlar değil mi?
Neden dersiniz? Nedeni çok basit. Daha önce de hep üzerinde durduğumuz gibi, bu inanç denen şeyin akıl ve mantıkla ilgisi yoktur da ondan. İnanç, psikolojik ve duygusal bir süreçtir. Akılsal ve mantıksal bir süreç değil. Akla uyduğu illüzyonu da yartılmaya çalışılır inanç tacirleri tarafından, ama yeterli bir mantıksal analizde inancın akıl ve mantık ile ilgili unsurları her zaman çökmeye ve paramparça olmaya mahkumdur. Hep de öyle olmuştur.
Kısacası, bu inanç denen şey, gördüğünüz gibi akıl, mantık işi değil. Ve bunu siz diyorsunuz, ben demiyorum. Ben yukarıda sadece sizin sözlerinizi tercüme ettim ve sadeleştirdim.
İyisi mi, eğer gerçekten akıl ve mantık gereği inandığınızı söylüyorsanız, varın siz şu işten vazgeçin.