FETİH:
20- Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin.
21- Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah herşeye kâdirdir.
ENFAL:
1- Sana ganimetlerin bölüştürülmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi Allah'a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten mümin kimseler iseniz Allah'tan korkun da biribirinizle aranızı düzeltin. Allah'a ve Resulü'ne itaat edin.
41- Şunu da biliniz ki, ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyden beşte biri mutlaka Allah içindir. O da peygambere ve ona yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara aittir...
69- Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve hoş olarak yiyin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. Muhakkak ki, Allah bağışlayıcıdır ve merhamet edicidir.
TEVBE:
41- Ey müminler! İster hafif techizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz böylesi sizin için daha hayırlıdır.
42- Eğer o sefer, yakın bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydı mutlaka peşine düşer gelirlerdi...
AHZAB:
50- Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Hadis No : 1099
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hangi bir köye varır da orada ikamet ederseniz, hisseniz oradadır. Hangi bir belde de Allah ve Resulü'ne isyan ederse o beldenin beşte biri Allah ve Resulüne aittir ve o (geri) kalan) da sizindir."
Kaynak: Müslim, Cihad 47, (1756); Ebu Davud, Haraç 29, (3036)
Hadis No: 5681
Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte Beni'I-Müstalik gazvesine çıktık. Arap esirlerinden çokça esir ele geçirdik. Kadınlara karşı arzu duyduk. Çünkü üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. Hep azil yapmak istiyorduk ve: "Aramızda Resûllullah aleyhissalâtu vesselâm varken, ona sormadan azil yapmak olur mu?" dedik ve sorduk.
"Bunu yapmanızda bir sakınca yok, buyurdular.. Kıyamete kadar geleceği takdir edilen her canlı mutlaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz)."
Kaynak:Buhâri, Nikâh 96, Buyü' 109, Itk 13, Megâzi 32, Kader 4, Tevhid 18; Müslim, Nikah 125, (1438); Muvatta, Talâk 95; Ebu Dâvud, Nikah 49, (2171); Tirmizi, Nikâh 40, (1138); Nesâi, Nikah 55, (6,107).
Hadis No : 5603
Ravi: Enes
Tanım: Resulullah (sav) Hayber'e geldi. Allah kaleyi fethetmeyi müyesser kılınca, kendisine Safiyye Bintu Huyey İbni Ahtab'ın güzelliğinden bahsedildi. Safiyye'nin kocası savaş sırasında öldürülmüştü. Kadın daha yeni evlenmişti. Aleyhissalatu vesselam, ganimetten pay olarak kendisine onu seçti. Oradan Safiyye ile birlikte çıktılar. Revha nam mevkiye geldiler. Aleyhissalatu vesselam orada gerdek yaptı. Sonra küçük bir yaygı içerisinde has (denen hurma, yağ ve keş'ten mamul bir yemek) hazırladı. Sonra bana: "Etrafındakileri çağır!" buyurdu. Bu, Resulullah (sav)'ın Safıyye için verdiği düğün yemeği idi. Sonra oradan Medine'ye hareket ettik. Resulullah (sav) Safiyye için, bineğinin terkisine bir örtü seriyordu. Sonra devesinin yanıda çömelip dizini dayadı. Safiyye (ra), dizine basarak deveye bindi.
Kaynak: Buhari, Salat 12, Ezan 6, Salatu'l-Havf 6, Cihad 102, 130, Menakıb 27, Megazi 38; Müslim, Nikah 464,
Üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Muhammedin de bizler, sizler gibi bir insan olduğunu asla bir peygamber olamayacağını, amacının Arapların çıkarları doğrultusunda hareket edip onları bu din etrafında birleştirip devlet kurma olduğunu bu ayet ve hadislerden rahatlıkla anlıyoruz.
Bir allah düşünün. Tüm mal, mülk güya onun. Üstelik de ol deyip olduran gücü de var. Ama ne hikmetse bu gücünü kullanmayıp insanları savaşa teşvik etmiş. Hem de ganimet diyerek!... Kendisi adına hareket eden peygamberi de bu ganimetlerden beşte bir pay alacak. Bu payın içinde kadın da olacak.
Bu nasıl bir vicdandır bu nasıl bir adalettir ki dinini yaymak için insanları öldüreceksin, mal ve mülklerini zorla elinden alacaksın. Kadın ve çocuklarını köle yapacaksın. Sonra da bunları afiyetle yiyin diyeceksin.
Bu nasıl bir vicdandır ki öldürdüğün müşriğin karısını ganimetten pay olarak kendine alacaksın ve orada gerdeğe gireceksin.
Bu nasıl bir vicdandır ki esir düşmüş kadınlara tecavüz etmenizde bir sakınca yoktur diyeceksin.Tüm bunları da allah adına yapacaksın. Kendini de ahlak timsali bir peygamber olarak göstereceksin. Ve benim de bu ahlaksızlığa iman etmemi isteyeceksin.
Öyle ya! Allah hep yücedir!...Hep merhametlidir!...Hep kullarını korur ve esirger!...Geçiniz...
İslamın geçim kaynağını o dönemde ganimetler oluşturmuştur. Çöl yaşamı onları bu yola zorlamıştır. Aynı şekilde atalarımızda bu şekilde müslüman yapılmadı mı? Bu vahşetin barbarlığın sahibi de bu Kuranın allahı değil mi? Bir Türk olarak bu vahşete bu barbarlığa nasıl iman edersiniz?
Demek ki islam barış, sevgi ve hoşgörü dini değildir. Gittiği her yere kan ve göz yaşı bırakmıştır. Bu gerçekleri göremeyenlere yazıklar olsun...