fearfactorst
Dec 25 2007, 05:25 PM
İnsanlar ve hayvanlar erkek ve dişi olarak yaşıyor ve çiftleşme sonucunda nesilleri çoğalıyor. Yani birbirlerine tamamen uyumlu birer çift oluşturuyor, anatomik olarak. Benim sormak istediğim soru şu: Bunlar bir bütünden ayrılmamışsa nasıl erkek ve dişi olarak ayrı ayrı varolabilmişler?Evrimcilerin bu konuda bir fikirleri var mı?Varsa nelerdir? Hem insanlar, hem de hayvanların tüm türleri için bu sorum geçerli tabii.
fearfactorst
Dec 25 2007, 06:42 PM
Alooo ateistler ve evrimciler varolan şeyleri eleştirmek kolay. Haydi biraz da fikirleriniz varsa onları görelim. Nerdesiniz?
Blackrock
Dec 25 2007, 06:50 PM
Alo?
Yanlış numara kardeşim...
Forumu araştır. Bunu ilk soran sen değilsin. Aynı soruya defalarca cevap verdik. Aynı şeyleri tekrar tekrar yazmayalım di mi?
Antimuhammed
Dec 27 2007, 03:56 PM
Buraya böyle sorularla ilk gelen sen değilsin. Çoğu arkadaş bu soruları cevaplamaktan yoruldu.
Birincisi sorun tamamen bir cehalet simgesi. Sorduğun soru şekil olarak senin bu konuda ne kadar sabit fikirli ve cahil olduğunun göstergesidir..
Doğada sadece eşeyli üreme yoktur.. Sorunda diğer üreme koşullarını yok saymış tek üreme türünün bu olduğuna karar vermişsin.. Sana göre üremenin olması için illa cinsel birleşme olması gerekiyor.. Oysa öyle değil...
Öncelikle senin diğer üreme tarzlarını öğrenmen ve bunları kabullenmen gereklidir..
Mesela sana parthenogenesis desem apışıp kalacaksın. Google a yaz ve ne anlama geldiğini öğren diyeceğim..
Sence alglerin, protozoonların, slöntereler, bryzoonlar, süngerler... v.b. nasıl ürüyorlar?
Vejetatif üreme nedir sence?
Ya Rejenerasyonla çoğalanlar, çeltikle, sporla çoğalanlar?
Sana göre amip tıpkı insanlar gibi çoğalıyor.. Amip yavrusunu memeleri ile besliyor falan.. Meme demişken neden erkeklerde meme var acaba birde sizin Allah ınıza sorun bakalım ne diyecek...
Ortalıkta eş olmadan üreyen canlı sayısı/türü eşler(dişi erkek) olarak üreyen canlı sayısından fazla iken senin bundan haberinin olmaması(Tıpkı Kuranda ki ;Allah gibi) biraz garip değil mi?
Evet şimdi neden seni kimsenin kaale almayıp cevaplamadığının diğer bir nedeninide öğrenmiş oluyorsun..
Rochader
Dec 27 2007, 04:02 PM
ERKEK VE DISI, ESEYLI ÜREME kavramlari üzerine en begendigim aciklama yazisini sizlerle paylasmak istedim ;
Bundan yaklaşık 1.5 milyar yıl öncesine kadar canlılarda erkek ve dişi kavramı yoktur, çünkü böyle bir ayrım yoktu. Her hücre ayrı bir bireydi ve mitoz ile bölünerek çoğalmaktaydı. Bunlarda kalıtım aynen aktarılmakta ve böylece aynı hücreye ait klonlar oluşmaktaydı. Daha da ilginç olanı, o zamana kadar hücreler için biyolojik ölüm de yoktu. Bu gün bildiğimiz anlamda bir telomer fonksiyonu bulunmuyordu. Ne zaman ki kromozom parçalara ayrılarak kısaldı, işte ondan sonra uçlarındaki telomer uzunluğu hücre ömrünü belirler hale gelmiştir.
Bir gün, hücrelerde yaşamsal öneme sahip bir proteini yapan genetik materyalin bir kısmı bir hücreye bir kısmı ise diğer hücreye geçti. Bundan sonra artık bu yaşamsal proteinin yapılabilmesi için genetik bilginin tamamlanması, yani genetik materyalinin dağıldığı 2 hücrenin yan yana gelmesi, böylece genetik materyallerini birleştirmeleri gerekti. İşte ilk defa bu olay ile iki farklı eşem yani erkek-dişi ayrımı ortaya çıktı.
Bu iki eşey hücresi arasındaki genetik zincirin tamamlanmasına yönelik gen alış-verişi, önceleri hücrelerin yan yana gelerek aralarında bir sitoplazmik köprü kurulması sonucu gerçekleşmekteydi. Daha sonra bu işlem, gelişmiş eşey organları ile gerçekleşmeye başladı. Aslında eşey farklılaşması, mutasyonların sonraki nesillere aktarılmasını önleyici bir öneme sahiptir. Bu nedenle de, eşeysel üreme evrimsel olarak korunmuş ve zamanla seksüel dimorfizim denen ilavelerle, erkek ve dişiler tamamen birbirinden farklılaşmışlardır.
Eğer eşeysel üreme olmasaydı, birey kendi kalıtsal bilgisini yavruya aynen aktaracağı için annesinin aynısı yavrular gelişecekti. Sonuçta çeşitlilik sağlanamayacak ve evrimsel seçim de gerçekleşmeyecekti. Çevresel faktörler neticesi ortaya çıkan bir mutasyon da yavrudan yavruya aktarılarak aynen nesiller boyu taşınacaktı. İşte bu nedenle, eşeysiz çoğalan canlılar milyonlarca yıl basit bir hücre halinde kalmışlardır. Eğer günün birinde kopyalama yöntemi ile her bireyin kendisi çoğaltılacak olursa, çeşitlilik azalacak ve belki de mutasyonların geçişini önleyecek bir mekanizma kalmadığı için anomalik bir nesil ile karşı karşıya kalınma riski ortaya çıkacaktır!
Canlılar milyarlarca yıl önce bir hücreli yaşamaktaydılar ve bölünerek çoğalmaktaydılar. Zamanla bu bölünen hücreler artık birbirinden ayrılmayarak, koloni halinde yaşamaya geçmişlerdir. Günümüzde çekirdeksiz birhücrelilere örnek; bakteriler ve bazı alg türleridir. Protozoa ise DNA taşıyan birhücrelilerdendir. İşte bu hücrelerin içindeki DNA, uzun zaman süresi içerisinde mutasyonla değişikliğe uğrayarak, günümüzün çok hücreli canlılarını oluşturmuşlardır.
Önceleri tek hücreliler bölünerek çoğalmakta ve ayrı ayrı hücreler şeklinde hayatlarını sürdürmekteydiler. Daha sonra tahminen 1 milyar yıl önce her hangi bir nedenle artık bu hücreler bölündükten sonra birbirlerinden ayrılmamaya ve sitoplazmalarından bağlı kalarak bir arada yaşamaya başlamışlardır. Bu şekilde yaşama koloni yaşamı adı verilir. İşte ilk çok hücreli yaşama geçiş böyle başlamıştır.
Koloniyi çok hücreli yaşamdan ayıran en önemli özellik, koloniyi oluşturan bireyler arasında belirli bir hiyerarşinin ve işbölümünün olmamasıdır. Koloniyi oluşturan bireyler ayrılırsa, her bir birey ayrı bir koloni olarak yaşamını sürdürür. Ama bir araya geldiklerinde ortak bir davranış bilinci geliştirirler ki bu ilk toplum bilinci olarak tanımlanmaktadır.
Koloni yaşamından çok hücreli yaşama geçiş volvox'lar ile başlar. Volvox; binlerce kamçılı algden meydana gelmiş, tek hücrenin çoğalmasıyla oluşmuş küre şeklinde çok hücrelidir.
Volvox'un önemi üreme olaylarındaki özellikleridir. Daha önceki tek hücrelilerde her hücre üreme fonksiyonu görürken, ilk defa volvox'da her hücre üreme fonksiyonu yapmamaya başlamıştır! Bu özelliği sadece koloninin arka kısmında lokalize az sayıdaki hücre (artık üreme hücreleri denmeye başlar) yerine getirmekteydi. İşte ilk defa üreme hücreleri dışındaki vücut (somatik) hücre tanımı volvox'da kullanılmaya başlar.
Yine ilk defa volvox'da ölüm kavramı biyolojik olarak ortaya çıkmıştır. Daha önceki hücreler bölündükten sonra ölmemekte, sonsuz yaşamaktaydılar. Oysa volvox ile beraber telomer ve yaşam uzunluğu faktörleri belirmeye başlamış, neticede vücut hücreleri ölür hale gelmişlerdir.
Volvox; eşeyli üremede ilklerin organizması!
Volvox'da üreme yeteneğine sahip hücreler bölünerek, iç kısımdaki içi sıvı dolu boşlukta birikirler. Ana koloninin patlamasıyla da serbest hale geçerler. Ölümsüzlük eşey hücrelerinde devam ederek, günümüze kadar ulaşmıştır. Bizde de eşey hücreleri iki farklı gametin birleşmesiyle nesilden nesile aktarılarak ölümsüzlüklerini korurlar. Ancak unutulmamalıdır ki, sadece iki gamet bir araya gelirse ölümsüzlüklerini sürdürebilmektedirler. Ölüm ise vücut hücrelerine ait bir özelliktir.
Acaba çok hücreli yaşama geçilmeyip, tek hücreli kalınsaydı ölümsüz olurmuyduk? Aslında güzel görülüyor. Ama evrimsel olarak düşündüğümüzde hayatta kalmak için güçlü olmak gerekir kuralı karşımıza çıkar. Eğer tek hücreli kalınsa hücre kendini hiç bir zaman büyültemez, çünkü yüzey/hacim oranı sabittir. Hücre belirli bir büyüklüğe eriştiğinde metabolizmasını sağlıklı biçimde devam ettirebilmek için bölünmek zorunda kalır. Böylece daha fazla büyüyemeden bölünmüş olur. Sonuçta tek hücreli bir birey daima küçük kalacaktır. Oysa çok hücreliler hücre sayısını artırarak büyüyebilirler. Bu özellik çok hücrelilerin hayatta kalması için en önemli faktördür.
Çok hücreli olmanın bir diğer faydası ise hücreler arasında fonksiyonel ve yapısal farklılaşma, ve buna bağlı yardımlaşma bulunmasıdır. Bu da yaşam savaşında bir üstünlük sağlar. Diğer yandan, eğer tek hücreli canlılar hiç ölmeden sürekli çoğalsalar kısa zaman içerisinde dünyanın ağırlığından kat kat fazla ağırlıkta kitleler oluşacaktır. Buda yaşamı imkansız hale getirir.
Sonuç olarak; hayatta kalmak için çok hücreli yaşam ve çok hücreliliğin bedeli de ölüm olarak karşımıza çıkmaktadır!.
Konunun kaynağı ve detaylı bilgi için:
Demirsoy A: Kalıtım ve Evrim, 11. baskı, Meteksan, Ankara, 2000.
SAYGILAR
fearfactorst
Dec 27 2007, 05:37 PM
Erkek de kadınlarınki gibi bir meme ve göğüs yoktur. Öyle olsaydı erkek üreme organının nasıl oluştuğunu zaten açıklayamazdınız, şimdi açıklayamadığınız gibi. Bana hikayet değil,bilimsel somut veriler anlatın. Örneğin kadın ve erkek cinsel organları nasıl oluştu, bunlar kimin tercihidir, kusursuz bir vücut ve fonksiyonlarını kim belirledi. Kör tesadüf mü? Hadi ordan....
ubermensch
Dec 27 2007, 06:06 PM
sorusunun cevaplarini nette bedava arastirmayi birakin, forumda da aramayan su insan dehasinin zirve ornegine cevabi, biraz copy/paste de olsa verenleri taktir ediyorum.
canım farkedemediysen erkeklerde de, kusursuz yaraticinin kusursuz zekasından cıkmıs, ama pek manidar bir islevi olmayan meme uclari var. sen bu meme uclarının da islevini kesfedip kusursuz bunye=yaratici fikrine uygulayabildiysen bizimle de paylasmanı isteriz
fearfactorst
Dec 27 2007, 06:17 PM
QUOTE(ubermensch @ Dec 27 2007, 06:06 PM)

sorusunun cevaplarini nette bedava arastirmayi birakin, forumda da aramayan su insan dehasinin zirve ornegine cevabi, biraz copy/paste de olsa verenleri taktir ediyorum.
canım farkedemediysen erkeklerde de, kusursuz yaraticinin kusursuz zekasından cıkmıs, ama pek manidar bir islevi olmayan meme uclari var. sen bu meme uclarının da islevini kesfedip kusursuz bunye=yaratici fikrine uygulayabildiysen bizimle de paylasmanı isteriz
Evrim literatüründe uzunca bir süre yer alan, ama geçersizliği anlaşıldıktan sonra sessiz sedasız bir kenara bırakılan iddialardan biri, "körelmiş organlar" kavramıdır. Ancak bir kısım yerli evrimci, "körelmiş organlar"ı hala evrimin büyük bir delili sanmakta ve öyle göstermeye çalışmaktadırlar.
Körelmiş organlar iddiası bundan bir asır kadar önce ortaya atılmıştı. İddiaya göre, canlıların bedenlerinde atalarından kendilerine miras kalmış, ancak kullanılmadıkları için zamanla körelmiş işlevsiz organlar yer alıyordu.
Bu kesinlikle bilimsel bir iddia değildi, çünkü bilgi eksikliğine dayanıyordu. "İşlevsiz organlar", aslında "işlevi tespit edilememiş" organlardı. Bunun en iyi göstergesi de, evrimciler tarafından sayılan uzun "körelmiş organlar" listesinin giderek küçülmesi oldu. Kendisi de bir evrimci olan S. R. Scadding, Evolutionary Theory (Evrimsel Teori) dergisinde yazdığı "Körelmiş Organlar Evrime Delil Oluşturur mu?" başlıklı makalesinde bu gerçeği şöyle kabul eder:
(Biyoloji hakkındaki) bilgimiz arttıkça, körelmiş organlar listesi de giderek küçüldü... Bir organın işlevsiz olduğunu tespit etmek mümkün olmadığına ve zaten körelmiş organlar iddiası bilimsel bir özellik taşımadığına göre, "körelmiş organlar"ın evrim teorisi lehinde herhangi bir kanıt oluşturamayacağı sonucuna varıyorum.
Alman anatomist R. Wiedersheim tarafından 1895 yılında ortaya atılan "körelmiş insan organları" listesi, apandisit, kuyruk sokumu kemiği gibi yaklaşık 100 organı içeriyordu. Ancak bilim ilerledikçe, Wiedersheim'ın listesindeki organların hepsinin vücutta çok önemli işlevlere sahip olduğu ortaya çıktı. Örneğin "körelmiş organ" sayılan apandisitin, gerçekte vücuda giren mikroplara karşı mücadele eden lenf sisteminin bir parçası olduğu belirlendi. Bu gerçek, 1997 tarihli bir tıp kaynağında şöyle belirtilir: "Vücuttaki timus, karaciğer, dalak, apandisit, kemik iliği gibi başka organlar lenfatik sistemin parçalarıdır. Bunlar da vücudun enfeksiyonla mücadelesine yardım ederler."
Aynı "körelmiş organlar" listesinde yer alan bademciklerin ise boğazı, özellikle erişkin yaşlara kadar, enfeksiyonlara karşı korumada önemli rol oynadığı keşfedildi. Omuriliğin sonunu oluşturan kuyruk sokumunun, leğen kemiği çevresindeki kemiklere de destek sağladığı ve küçük bazı kasların tutunma noktası olduğu anlaşıldı. İlerleyen yıllarda yine "körelmiş organlar" olarak sayılan timüs bezinin T hücrelerini harekete geçirerek vücudun savunma sistemini aktif hale getirdiği; pineal bezin önemli hormonların üretilmesinden sorumlu olduğu; tiroid bezinin bebeklerde ve çocuklarda dengeli bir büyümenin gerçekleşmesini sağladığı; pitüiter bezin de birçok hormon bezinin doğru çalışmasını kontrol ettiği ortaya çıktı. Darwin tarafından "körelmiş organ" olarak nitelendirilen gözdeki yarım ay şeklindeki çıkıntının ise gözün temizlenmesi ve nemlendirilmesi işine yaradığı anlaşıldı.
Körelmiş organlar iddiasında evrimcilerin yaptıkları çok önemli bir de mantık hatası vardı. Bildiğimiz gibi evrimciler tarafından ortaya atılan iddia, canlılardaki körelmiş organların geçmişteki atalarından miras kaldığıydı.
Oysa "körelmiş organ" olduğu söylenen bazı organlar, insanın atası olduğu iddia edilen canlılarda yoktur! Örneğin evrimciler tarafından insanın atası olduğu söylenen bazı maymunlarda apandisit bulumaz. Körelmiş organlar tezine karşı çıkan biyolog H. Enoch bu mantık hatasını şöyle dile getirmektedir:
İnsanların apandisiti vardır. Ancak daha eski ataları olan alt maymunlarda apandisit bulunmaz. Süpriz bir biçimde apandisit, daha alt yapılı memelilerde, örneğin opossumlarda tekrar belirir. Öyleyse evrim teorisi bunu nasıl açıklayabilir? Kısacası evrimciler tarafından ortaya atılan körelmiş organlar senaryosu kendi içinde hem mantık hataları içermektedir, hem de bilimsel olarak yanlıştır. İnsanlarda, sözde atalarından miras kalmış olan hiçbir körelmiş organ yoktur. Çünkü insanlar diğer canlılardan rastlantılarla türememiş, bugünkü formlarıyla eksiksiz ve mükemmel bir biçimde yaratılmışlardır.
Dipnotlar:
1- S. R. Scadding, "Do 'Vestigial Organs' Provide Evidence for Evolution?", Evolutionary Theory, Cilt 5, Mayıs 1981, s. 173
2- The Merck Manual of Medical Information, Home edition, New Jersey: Merck & Co., Inc. The Merck Publishing Group, Rahway, 1997
3- H. Enoch, Creation and Evolution, New York: 1966, s. 18-19
ubermensch
Dec 27 2007, 06:49 PM
hangi muhafazar siteden cıkma bu? sadece korelmis organlar hipoteziyle butun canlıların acıklanması zaten konu bile olmaz ki. hem kaynakların tarihi de ortada, biyolojinin bugunku duzeyi de, hemen kusursuz vucut yaratici fikrine cıkmanın bilimle ne kadar baglastıgı da. erkeklerdeki meme ucunun varlıgı ile acıklayayım: erkek memelilerde bugun sut verme islevini koruyan hicbir tur yok. peki neden neredeyse butun erkek memeliler bu fuzuli organa sahip. cevap memelilerin ureme yontemlerinde, embriyonun disinin karnında, gelisiminin ilk donemlerini ostrojen hormonuyla surdurmesinde. evrimin (cogunlukla) butun memeli turlerine verdigi bir karakteristik ozellik gibi.
korelmis organlardan devam edeyim
fearfactorst
Dec 27 2007, 06:50 PM
QUOTE(Antimuhammed @ Dec 27 2007, 03:56 PM)

Meme demişken neden erkeklerde meme var acaba
Sen neden memeyi kafana taktın anlayamadım. Yoksa kadının memesini görünce aynısı bende de var demekki bir zamanlar ben de kadınmışım mı dedin yoksa, onları kıskanıp benim ki niye körelmiş mi dedin?

Şaka bir tarafa kadında kalça var, erkekte de var. EEee demekki biz de eskiden dişiymişiz demekle, senin memeye kafayı takman aynı anlama geliyor galiba. O kadınların memeleri gibi bir meme değil arslanım, yanlış algılıyorsun. Allah tarafından taktir edilmiş bir suret, bir görüntü. Boşuna heveslenme bundan senin lehine bir delil çıkmaz.
Rochader
Dec 27 2007, 07:00 PM
QUOTE(fearfactorst @ Dec 25 2007, 04:25 PM)

İnsanlar ve hayvanlar erkek ve dişi olarak yaşıyor ve çiftleşme sonucunda nesilleri çoğalıyor. .
Sayin fearfactors elimden gelen yardimi yaptim. Simdi sen söyle senin sorunun daha mantikli olan cevabi nedir?
Birde su yanlis ben düzelteyim müsadenle;
İnsanlar ve hayvanlar demissin bu önermen yanlis
dogrusu sadece hayvanlar
Canlilar ikiye ayrilir
1- Bitkiler
2- Hayvanlar
Birde Prof Dr Ali Demirsoy hakkinda arastirma yapmani tafsiye ederim.
SAYGILAR
fearfactorst
Dec 27 2007, 07:04 PM
Sayın Rochader, bitkiler de mi çiftler halindedir?
Rochader
Dec 27 2007, 07:11 PM
QUOTE(fearfactorst @ Dec 27 2007, 06:04 PM)

Sayın Rochader, bitkiler de mi çiftler halindedir?
Ben sadece
hayvanlar ve insanlar denmeyecegini dogrusunun hayvanlar olacagin söyledim. Konuyu dagitma senin kendi soruna cevabin ne ? Cevabi ile ilgilenmedigin bir soruyumu sordun yoksa ?
SAYGILAR
Antimuhammed
Dec 27 2007, 07:12 PM
Erkeklerde meme: Tamamen fiziksel olarak kadınlardaki gibidir. Gerekli hormonları verdiğinde süt bile üretirler...
Kadında ki kalça ve erkekte ki kalçayı örnek vermen anlamsızdır.
Kalça ile bebeğin alakası yoktur.. Memeler bebek beslemek içindir.. Öyleyse erkekte neden vardır? Allah erkekler transseksüel olsun diye mi acaba?

Bunun haricinde embriyoyu incelemeni tavsiye ederim. İlk devrelerinde embriyolar cinsiyetsizdir..
Yine başka bir örnek her 20.000 insandan biri hermafrodittir. Yani hem erkek hemde dişi organı taşırlar. Çift cinsiyetlidir. Bir Allah a soruver bunu neden yapmış?
fearfactorst
Dec 27 2007, 07:14 PM
QUOTE(Rochader @ Dec 27 2007, 07:00 PM)

Birde Prof Dr Ali Demirsoy hakkinda arastirma yapmani tafsiye ederim.
Uzun yıllar moleküler evrim teorisini savunan Francis Crick bile DNA'yı keşfettikten sonra, böylesine kompleks bir molekülün tesadüfen, kendi kendine, bir evrim süreci sonucunda oluşamayacağını itiraf etmiş ve şöyle demiştir: "Bugünkü mevcut bilgilerin ışığında dürüst bir adam ancak şunu söyleyebilir: Bir anlamda hayat mucizevi bir şekilde ortaya çıkmıştır."(Francis Crick, Life Itself: It's Origin and Nature, New York, Simon & Schuster, 1981, s. 88)
Evrimci biyolog Prof. Dr. Ali Demirsoy da, DNA'nın kökeni hakkında şu itirafı yapmak zorunda kalır: "Bir proteinin ve çekirdek asitinin (DNA-RNA) oluşma şansı tahminlerin çok ötesinde bir olasılıktır. Hatta belirli bir protein zincirinin ortaya çıkma şansı astronomik denecek kadar azdır." (Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, Ankara: Meteksan Yayınları, 1984, s. 39)
fearfactorst
Dec 27 2007, 07:17 PM
QUOTE(Rochader @ Dec 27 2007, 07:11 PM)

Ben sadece hayvanlar ve insanlar denmeyecegini dogrusunun hayvanlar olacagin söyledim. Konuyu dagitma senin kendi soruna cevabin ne ? Cevabi ile ilgilenmedigin bir soruyumu sordun yoksa ?
SAYGILAR
Sayın Rochader, ben konuyu dağıtmak için sormadım. Gerçekten soruyorum: Bitkiler çiftler halinde mi dir,değil midir? Bu konuda senin düşünceni öğrenmek istiyorum.
Antimuhammed
Dec 27 2007, 07:33 PM
Bak doğaya o kadarfarklı üreme tarzları vardır ki. Ara geçiş olarak erselikleri gösterdik. Hermafrodizmi örnek verdik. Ama sen nedense bunları görmezden geliyorsun...
Böceklerin, kertenkelelerin ve bitkilerin de aralarında bulunduğu ve eşeysiz üreyen bir çok tür, durumu en azından belli bir süre için çok iyi idare etseler de, eninde sonunda eşeyli üreyen türler tarafından azınlıkta bırakılmaktan kurtulamıyorlar.
Erselikler : Cinselliğin belirsizliği ve uzmanlaşma eksikliği, yaşamın alt biçimlerinde oldukça yaygındır. Örneğin solucanlar erseliktir; yani hem erkek hem de dişi cinsel organa sahiptirler. Yine de üremek için mutlaka bir başka solucanın varlığı zorunludur. Çiftleşme sırasında iki solucan birbirine sperma alıp verir. Daha sonra her iki solucan da bu spermaları kendi yumurtalarını döllemek için kullanırlar.
PS. Çiçekli bitkilerde dişi-erkek olayı vardır, Ayrıca; çiçekli bitkilerin çoğunda dişi -erkek çiçekler birkaç istisna hariç(kivi gibi) aynı bitki üzerinde olur. Velhasıl, o bitkilerde de(çiçekli bitkiler) istisnalar hariç, genelinde üretmek için dişi ve erkek olmak üzere iki ayrı bitki ekmeye gerek yoktur... Eğer çift kavramından dişi erkek meselesini kast ediyorsan ever bitkilerde bu kavram vardır. Mesela erkek incirle dişi ayrı ayrı ağaçlardır.Erkek incir baba incir dediğimiz reçellik incirdir.Mayıs ayında toplanıp reçeli yapılır.meyve olarak yediğimiz dişi incirin yakınlarında baba incir yoksa,baba incirleri ipe dizerek dişi ağaca asarlar. Bitkiler dış döllenme yaparlar. Tıpkı balıklar gibi....
Evrimin basamaklarında çıkıldıkça, cinsel birleşme biçiminin bireysel temasa dönüşmesine olanak veren dış üreme organları belirmektedir. Örneğin erkek köpek balıklarında karınaltı yüzgeçlerinin uzantısı durumunda bir çift "boynuz" bulunur. Sperma bu boynuzların çevresindeki oluklu derinin içinden akar. Erkek köpek balığı dişiyi arar, boynuzlarını onun gödenine sokar ve sperma dolu sıvıyı fışkırtır. Ahtapotlardaysa erkeğin emici kollarından biri, belirli dönemlerde dış üreme organı görevini üstlenir; ahtapot bu kolla kendi vücudunda ürettiği spermayı emer ve dişinin deliğine fişkırtır.
Ahtapot türlerinden birinde daha da garip bir çiftleşme yolu vardır. Ahtapotun spermayla dolu olan kolu kendi vücudundan ayrılmakta ve dişiye kadar yüzerek gidip birleşme eylemini kendi başına yerine getirmektedir.
Andromeda
Dec 27 2007, 07:53 PM
QUOTE(Antimuhammed @ Dec 27 2007, 07:12 PM)

Erkeklerde meme: Tamamen fiziksel olarak kadınlardaki gibidir. Gerekli hormonları verdiğinde süt bile üretirler...
Kadında ki kalça ve erkekte ki kalçayı örnek vermen anlamsızdır.
Kalça ile bebeğin alakası yoktur.. Memeler bebek beslemek içindir.. Öyleyse erkekte neden vardır? Allah erkekler transseksüel olsun diye mi acaba?

Bunun haricinde embriyoyu incelemeni tavsiye ederim. İlk devrelerinde embriyolar cinsiyetsizdir..
Yine başka bir örnek her 20.000 insandan biri hermafrodittir. Yani hem erkek hemde dişi organı taşırlar. Çift cinsiyetlidir. Bir Allah a soruver bunu neden yapmış?
Bir tek erkek memesi bile, doğada tek defada çiftler şeklinde bilinçli bir yaratım olayı olmadığının en açık delilidir ve yeterlidir ...Böyle bir kavramı iddia eden veya ima eden dinlerin bence sonu gelmiştir ama anlayana tabii ...
fearfactorst
Dec 27 2007, 08:28 PM
Yasin suresi, ayet 36:" Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim. "
Muhammed (a.s.) devrindeki insanların bilmemekte olduğu bu şeylerden neyin kastedildiği hususunda pek çok tahminler yürütülebilir. Günümüzde ise, bu şeylerden olmak üzere, gerek canlılar aleminde,gerekse cansızlar aleminde son derece küçük olsun veya son derece büyük olsun bir takım bünyeler ya da cinsel üreyiş gösteren varlıklar ayırt edilmektedir. Burada esas olan husus, kavramların berrak bir şekilde ifade edilmiş olması ve bu kavramlarda günümüzün ilmiyle uyuşmazlıklara rastlanmamasının müşahade edilmesidir.
Taha Suresi,ayet53: "O (Allah) ki gökten bir su indirmiş,o su ile (topraktan)çeşit çeşit bitkilerde çiftin eşlerini çıkarmıştır."
Hac Suresi, ayet 5:"...Yeri verimsiz halde görürsün. Derken Biz onun üstüne (gökten) suyu indiririz de o yeniden kımıldanmağa başlar, kabarır ve her (bitki)çiftinin güzel eşini bitirir."
Lokman Suresi, ayet 10:"Biz (yerden)her (bitki)çiftinin asil eşini bitirdik."
Rad Suresi, ayet 3:"Allah (yerde) her meyveden çiftin iki eşini tahsis etti."
Malumdur ki, meyve,en gelişmiş ve en girift düzene sahip olan yüksek düzeyli bitkilerdeki üreme sürecinin en son safhasıdır.Meyveden önceki safha ise, erkek (etamine) ve dişi (ovül) organlarıyle birlikte çiçek safhasıdır. Bu erkem ve dişi organlar, çiçek tozlarının yardımiyle döllenerek meyveler verirler. Meyveler de, olgunlaştıktan sonra, tohumlar bırakırlar. Öyleyse her meyve, erkek organlarla dişi organların varlığını öngörmektedir. İşte Kur'an'ın da demek istediği budur (Paris Tıp Fakültesi Cerrahi Kliniği Direktörü Operatör Prof Dr. Maurice BUCAILLE?nin ?Müsbet İlim Yönünden Tevrat,İnciller ve Kur?an (La Bible,le Coran et la Cience)?isimli kitabından alıntıdır).
fearfactorst
Dec 27 2007, 08:39 PM
QUOTE(Andromeda @ Dec 27 2007, 07:53 PM)

Bir tek erkek memesi bile, doğada tek defada çiftler şeklinde bilinçli bir yaratım olayı olmadığının en açık delilidir ve yeterlidir ...Böyle bir kavramı iddia eden veya ima eden dinlerin bence sonu gelmiştir ama anlayana tabii ...
Memeye niye bu kadar takılıp kaldınız anlamıyorum. Bir zamanlar da apandiste takılıp kalmıştınız. Ama şimdi yanından bile geçemiyorsunuz. Neden? Çünkü bilimsel olarak sizin iddialarınızın tam tersi kanıtlandı da ondan. Sizin sorununuzu söyleyeyim mi: Allah'ın yarattığı bilimsel yasaları (arada kendi uydurduklarınızı da araya katmak suretiyle) kullanıp bunların kendi kendine varolduğunu zannediyorsunuz. Bu tabiri caizse, uzaktan kumandayla sağa-sola hareket ettirilen bir oyuncak arabayı, bir bebeğin sürekli olarak dikkatle inceleyip, onu uzaktan kumanda aletiyle hareket ettiren kişiyi görmemesi ve kendi kendine hareket ettiğini zannetmesi gibi bir şey. Allah akıl fikir versin diyorum. Başka ne denilebilir ki?
Antimuhammed
Dec 27 2007, 08:52 PM
Anlayamadın sanırım. Hayvanlarda olduğu gibi bitkilerde de çift(dişi-erkek) olanlar olduğu gibi çift olmayanlarda mevcuttur. İşte Kuran ın çuvalladığı yer burasıdır. Kendi kendine Kuran ın bilgisizliğini burada ispat ediyorsun...
Hadi sana ilkokul biyolojisinden başlayalım. Zira senin kafan sadece en son durumu kavrayabiliyor..
Eşeysiz (Yani eşsiz üreme): Hem bitkilerde hemde hayvanlarda görülür.. Dişi ve erkek kavramı yoktur. Yani eş durumu mevcut değildir. Eşeysiz üremede döllenme olayı olmadığından eşeysiz üreyen canlı oluştuğu canlıya kalıtsal olarak tıpa tıp benzer. Eşeysiz üremeye canlıların büyüme bölgelerinden ayrılan hücre veya hücre grupları neden olduğu için aynı zamanda vejatatif üreme de denmektedir.
Çilekler ve patatesler diğer bitkilerde olduğu gibi tohum ya da polen kullanarak üremezler. Bu bitkiler ya toprağın üstünde ya da altında kök filizleri oluşturarak, eşeysiz ürerler.
Eşeysiz çoğalma çeşitleri
Tek hücrelilerde bölünerek çoğalma
Rejenerasyonla çoğalma
Tomurcuklanarak çoğalma
Çelikle çoğalma
Sporla çoğalma
Tomurcuklanarak çoğalma [değiştir]Bazı canlılarda tomurcuk benzeri çıkıntılar gelişir. Bu kısımlar ayrılarak yeni canlıyı oluşturur. Örneğin; Hidra da bira mayasında ve süngerlerde eşeysiz üremenin bu karakteristik özelliği görülür.
Sporla çoğalma [değiştir]Bazı canlılarda spor adı verilen üreme hücresinden yeni bireyler oluşturulur. Buna sporogoni veya sporla üreme denir. Örneğin su yosunlarından Ulotrix, Küf Mantarı. Mantarlarda sporla üreme karakteristiktir.
Bitkilerde olduğu gibi hayvanlarda da eşsiz(çiftsiz) üreme mevcuttur.
Bu durumda bu ayetleri nereye koyacağınıza siz karar verin.
Taha Suresi,ayet53: "O (Allah) ki gökten bir su indirmiş,o su ile (topraktan)çeşit çeşit bitkilerde çiftin eşlerini çıkarmıştır."
Hac Suresi, ayet 5:"...Yeri verimsiz halde görürsün. Derken Biz onun üstüne (gökten) suyu indiririz de o yeniden kımıldanmağa başlar, kabarır ve her (bitki)çiftinin güzel eşini bitirir."
Lokman Suresi, ayet 10:"Biz (yerden)her (bitki)çiftinin asil eşini bitirdik."
Rad Suresi, ayet 3:"Allah (yerde) her meyveden çiftin iki eşini tahsis etti."
Allah ne demiş. Bitki ve hayvanları eşli olarak yarattım demiş. Eşeysiz üreme ne diyor.. Eş yok yani çift YOK...
fearfactorst
Dec 27 2007, 10:03 PM
Kendini çok akıllı sanan zavallı kardeşcik. Senin o söylediklerini biz senden daha iyi biliyoruz.Bize Allah'ın yarattığı canlıları örnek olarak gösteriyor aklınca (Bu arada lisede biyoloji notum 10 idi ve Lise birincisi idim). Sen bozuk plak gibi bir yere takıldın bir türlü aşamıyorsun? Kur'anı kendi kafana göre yorumladığın için önyargılarından kurtulamıyorsun. Bak aşağıdaki yazıyı oku da biraz daha bilgilen olur mu?
DNA, yalnız protein yapısındaki bir takım enzimlerin yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir. Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Hayatın kökeni araştırmalarının tanınmış bir ismi olan John Horgan bu ikilemi şöyle açıklar:
DNA, katalitik proteinlerin ve enzimlerin yardımı olamadan yaptığı işi, yeni DNA üretmek de dahil olmak üzere, yapamaz. Kısacası DNA olmadan proteinler var olmaz, ama DNA da proteinler olmadığı durumda oluşmaz. (John Horgan, "In the Beginning", Scientific American, Cilt 264, Şubat 1991, s. 119)
Evrim teorisinin ünlü savunucularından Nobel ödüllü Jacques Monod da konuyu şu şekilde açıklamaktadır:
"Şifre (DNA ya da RNA’daki bilgi), aktarılmadıkça anlamsızdır. Günümüz hücresindeki şifre aktarma mekanizması en az 50 makromoleküler parçadan oluşmaktadır ki, bunların kendileri de DNA’da kodludurlar. Şifre bu birimler olmadan aktarılamaz. Bu döngünün kapanması ne zaman ve nasıl gerçekleşti? Bunun hayali bile aşırı derecede zordur. (Jacques Monod, Chance and Necessity, New York: 1971, s.143)
Bu durum, canlılığın rastlantılarla oluşması senaryosu bir kez daha çökertmektedir. Amerikalı biyokimyacı Jacobson, bu konuda şöyle der:
İlk canlının ortaya çıktığı zaman, üreme planlarının, çevreden madde ve enerji sağlamanın, büyüme sırasının, bilgileri büyümeye çevirecek mekanizmaların tamamına ait emirlerin o anda ve bir arada bulunmaları gerekmektedir. Bunların hepsinin kombinasyonu tesadüfen gerçekleşemez. (Homer Jacobson, "Information, Reproduction and the Origin of Life", American Scientist, Ocak 1955, s.121)
Yukarıdaki ifadeler, James Watson ve Francis Crick tarafından DNA'nın yapısının aydınlatılmasından iki yıl sonra yazılmıştı. Ancak bilimdeki tüm gelişmelere rağmen, bu sorun evrimciler için hala çözümsüz olmaya devam etmektedir. Bu nedenle Alman biyokimyacı Hofstadter şöyle demektedir:
Nasıl oldu da genetik bilgi, onu yorumlayan mekanizmalarla (ribozomlar ve RNA molekülleri ile) birlikte ortaya çıktı? Bu soru karşısında kendimizi bir cevapla değil, hayranlık ve şaşkınlık duyguları ile tatmin etmemiz gerekiyor. (Douglas R. Hofstadter, Gödel, Escher, Bach: An Eternal Golden Braid, New York:Vintage Books, 1980, s. 548)
San Diego California Üniversitesi’nden Stanley Miller’in ve Francis Crick’in çalışma arkadaşı olan ünlü evrimci Dr. Leslie Orgel ise, 1994 tarihli bir makalesinde aynı gerçek karşısında şöyle demektedir:
Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır. (Leslie E. Orgel, "The Origin of Life on Earth", Scientific American, Cilt 271, Ekim 1994, s. 78)
"Yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının imkansız olması" demek, "yaşamın tesadüfen ortaya çıkması imkansız" demektir. Dolayısıyla yaşamın kökenini tesadüfle açıklamaya kalkan evrim teorisi, daha bu ilk noktada çökmektedir.
Yaşamın kökeni tesadüf olmadığına göre, bilim açıkça göstermektedir ki, yaşam bilinçli bir şekilde yaratılmıştır. Yalnızca ilk canlılık değil, yeryüzündeki tüm farklı canlı sınıflamaları ayrı ayrı yaratılmışlardır. Nitekim fosil kayıtları bu hususu doğrulamakta, tüm türlerin yeryüzünde bir anda ve özgün yapılarıyla ortaya çıktıklarını, arkalarında hiç bir evrim süreci olmadan yaratıldıklarını göstermektedir.
Ne insan ne de bir başka canlı "evrim aşamasında bir şekilde" oluşmamış, aksine Allah yaratmıştır.
Sonuç
Sonuç olarak, DNA’nın tesadüfen oluştuğuna inananlara aşağıdaki soruları soralım:
1. Bir dağ başındaki mağaraya girdiğinde, 500 sayfalık bir tarih kitabını bulan bir adamın, bu kitabın bir yazarı olamayacağını, kitabın bu mağarada yağmurların, rutubetin, fırtınaların, yıldırımların etkisiyle oluştuğunu iddia etmesi mantıklı mıdır?
2. Bir hurda yığınına isabet eden kasırganın savurduğu parçalarla tesadüfen bir Boeing 747 uçağının oluştuğunu iddia eden bir adam ne derece inandırıcıdır? (Bu örnek, ünlü İngiliz matematikçi ve astronom Sir Fred Hoyle’un, 12 Kasım 1981’de Nature dergisine verdiği bir demeçte, hücrenin tesadüfen oluşmasının imkansızlığını anlatmak için verdiği bir benzetmedir)
3. Bir basımevinde meydana gelen patlama sonucunda şans eseri bir ansiklopedinin "bir şekilde" basılıvermiş olduğuna inanan kişinin akıl sağlığından şüphe edilmez mi?
Bu şekilde daha pek çok örnek sıralayabiliriz. Burada anlaşılması gereken özetle şudur: Tesadüfün kusursuz bir yapıya sahip DNA'yı oluşturduğuna inanan insan yukarıdakilere de inanmak zorundadır çünkü DNA'nın tesadüfen oluşması yukarıda saydıklarımızdan çok daha zordur.Evrimcilere ve ateistlere şunu soralım:
Tüm evrimci bilim adamları bir araya gelerek, bir varilin içine, canlılık için gerekli gördükleri tüm atomları doldursunlar. Hatta onlara, bu varilin içine canlılık için gerekli olan aminoasitleri de eklemelerine izin verilsin. Daha da ileri gidilsin ve evrimciler istedikleri malzemeyi bu varile koymakta serbest olsunlar. Hatta, uzaydan dahi istediklerini getirtip bu varile koyabilsinler. Sonra bu varili ister ısıtsınlar, ister üzerine yıldırımları göndersinler, istedikleri kadar elektrik şoku versinler. Kısacası bu deneyde her istediklerini yapabilsinler. Zaman problemleri de olmasın, nöbeti birbirlerine devrederek, varilin başında milyarlarca yıl beklesinler. Acaba bu varilin içinden, bütün evrimci bilim adamları bir araya gelerek, tek bir canlı hücreyi çıkartabilirler mi? Veya bu varilden, tavşanları, kedileri, ceylanları, gülleri, orkideleri, çam ağaçlarını, begonyaları, karpuzu, çileği, palmiye ağaçlarını, kuş kanatlarını, sincapları, tavuskuşlarını, kuğuları, genetik yapısını inceleyen profesörleri, Mozart gibi bestekarları, Leonardo Da Vinci gibi ressamları çıkartabilirler mi?
Kuşkusuz, bu sorulara "evet" yanıtını vermekle evrim teorisine inanmak aynı şeydir. Çok az düşünmek, tutucu davranmamak ve gerçeklerden kaçmamak bu açık gerçeğin görülmesini sağlayacaktır.
ubermensch
Dec 27 2007, 10:34 PM
pfff. bilmem hangi lisenin birincisine kaynaklarının 20-30 senelik oldugunu hatirlatmak lazim. adresine en azından bi richard dawkins kargolamak lazim. gunumuzde neler oluyor bitiyor ateizm bugun batida (kismen doguda da) nasıl yukselen konumuna gecebildi, neden hızı kesilecek gibi de degil, bunlari da arastirirsan, saygıda kusur etmeyiz
ateizm tutucu diyenler kendi tutuculugunun da farkina varamayanlardi hep, yada fark edilmesinden kacanlardı, korkanlardı.evet basta evrim teorisi olmak uzere hala acıklayamadıgımız pek cok sey var, ama asla volkan patlamasindan 2 gunde kelaynak kusu meydana geldi de demedik ki. benzer iddialar yapmak size mahsus olan. dar goruslulugunuz bizim de sizin gibi dusundugumuzu sanmanızdan belli
fearfactorst
Dec 27 2007, 11:50 PM
QUOTE(ubermensch @ Dec 27 2007, 10:34 PM)

evet basta evrim teorisi olmak uzere hala acıklayamadıgımız pek cok sey var, ama asla volkan patlamasindan 2 gunde kelaynak kusu meydana geldi de demedik ki. benzer iddialar yapmak size mahsus olan. dar goruslulugunuz bizim de sizin gibi dusundugumuzu sanmanızdan belli
Açıklayabildiğiniz ne var ki ? Sizin sorununuzu söyleyeyim mi: Allah'ın yarattığı bilimsel yasaları (arada kendi uydurduklarınızı da araya katmak suretiyle) kullanıp bunların kendi kendine varolduğunu zannediyorsunuz. Bu tabiri caizse, uzaktan kumandayla sağa-sola hareket ettirilen bir oyuncak arabayı, bir bebeğin sürekli olarak dikkatle inceleyip, onu uzaktan kumanda aletiyle hareket ettiren kişiyi görmemesi ve kendi kendine hareket ettiğini zannetmesi gibi bir şey. Siz iman etmek istemediğinizden olmayan,ancak olmasını temenni ettiğiniz uyduruk teoriyi ispatlamaya çalışıyorsunuz. Ama olmayan bir şeyi ispatlayamadığınız ve hiç bir zaman ispatlayamayacağınız için de olanlara saldırıyorsunuz. Sizin ileri görüşlülük olduğunu zannettiğiniz şey işte bu ahmaklıktan başka bir şey değil.Allah akıl fikir versin diyorum. Başka ne denilebilir ki?
gezgin95
Dec 28 2007, 12:16 AM
fearfactors, eşeyli üremede çöktün, "eeee peki DNAyı proteinleri kim yaptı"ya geçtin.
andromedanın dediği gibi, erkekteki meme olayı, canlıların erkek-dişi yaratılmadığının kanıtıdır. Erkekteki meme, körelmiş organ değildir, erkekte, dişideki hormonlar olmadığından gelişmeyen bir organdır.
Ben de sana birkaç soru sorayım.
Tanrı kendine bir eş yaratabilir mi?
Neden kendine eş yaratmamış?
Tanrının pipisi varmı?
Varsa niye var, yoksa niye yok?
Tanrı, insanı meniden yaratmış der Kuranda.
Bu meni onun menisi mi?
Değilse maymun menisi mi?
Kendi menisi ise 31 mi çekmiş?
Tanrı orgazm olur mu?
Orgazmı tadamamak bir eksiklik değil mi?
Neden kendine eş yaratmamış ta abaza abaza Meryeme sarkmış?
Aşık olamamak eksiklik değil mi?
Tanrının aşık olacak eşi olmadığı için mi Kuranda "aşk, sevgi" yok?
....
haydi, kolay gelsin.
.
dindar20
Dec 28 2007, 12:18 AM
Gezgin95, andromeda ve senin gibiler çırpındıkça bataklığa batıyorsunuz. Malesef çevrenizde sizi bataklıktan çekip alacak kimse yok. Üzülüyoruz ama yapacak bir şey yok.
Rochader
Dec 28 2007, 12:52 AM
QUOTE(fearfactorst @ Dec 27 2007, 06:17 PM)

Sayın Rochader, ben konuyu dağıtmak için sormadım. Gerçekten soruyorum: Bitkiler çiftler halinde mi dir,değil midir? Bu konuda senin düşünceni öğrenmek istiyorum.
Bitkilerde üreme ve çoğalma
Üreme: Canlıların nesillerini sürdürebilmeleri için aynı türden yeni canlılar ortaya çıkarmasına üreme denir. Üreme eşeysiz ve eşeyli olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.
Eşeysiz Üreme: Bir canlının tek başına yeni bir birey dünyaya getirmesine eşeysiz üreme denir. Eşeysiz üreme sonucunda oluşan yeni bireyin tüm özellikleri ataları ile aynıdır.
Eşeysiz üreme aşağıdaki şekillerde gerçekleşir.
a- Bölünmeyle Üreme: Bir hücreli organizmalarda gören bir üreme şeklidir. Bu üreme şeklinde canlı bölünerek iki yeni birey oluşturur. Terliksi hayvan ve öglana gibi belli bir şekli olan canlılarda bölünme enlemesine yada boylamasına gerçekleşirken, amip gibi belli bir şekli olmayan canlılarda bölünme herhangi bir şekilde gerçekleşebilir.
b- Sporlanmayla Üreme: Genellikle mayoz bölünme ile oluşan sporlar, değişik ortamlara uyum sağlayabilecek özelliklere sahip hücrelerdir. Sporların değişik faktörlerle taşındıkları yerlerde gelişerek yeni bireyler oluşturmalarına sporla üreme denir.
c- Tomurcuklanmayla Üreme: Canlının bir yerinden dışarıya doğru büyüyen bir çıkıntının ana canlıyla ayını kalıtsal özelliklere sahip yeni bir canlı oluşturmasına tomurcuklanmayla üreme denir.
d- Vegetatif Üreme: Canlıdan kopan bir parçanın gelişerek yeni bir birey oluşturmasına vegetatif üreme denir. Yassı solucan ve deniz yıldızı gibi bazı canlılarda görülür. Oluşan yeni bireyin tüm özellikleri ana canlı ile aynıdır.
Eşeyli Üreme: Aynı türden eşeyi farklı iki canlının üreme hücrelerinin birleşerek zigot oluşturması şeklinde gerçekleşen üreme çeşidine eşeyli üreme adı verilir. Bu üreme çeşidinde oluşan birey hem anneden hem de babadan kalıtsal özellikler aldığından oluşan yeni bireyin kalıtsal özellikleri çeşitlilik sağlayabilir.
Eşeyli Üreme Çeşitleri:
İzogami: Boyut ve şekil bakımından eşit olan iki gametin birleşmesi sonucu oluşan eşeyli üreme çeşidine izogami denir. Tatlı su alglerinde görülen üreme çeşidi izogamidir.
Anizogami: Bu eşeyli üreme şeklinde yumurta hücresi de sperm hücreside kamçılıdır fakat yumurta hücresi sperm hücresinden büyüktür. Bazı alg ve mantarlarda görülür.
Oogami: İnsan ve diğer kompleks yapılı canlılarda görülen bu eşeyli üreme şeklinde yumurta hücresi büyük, hareketsiz ve kamçısız, sperm hücresi küçük ve kamçılıdır.
Konjugasyon: Yan yana gelen iki canlı arasında geçici bir stoplazmik köprü kurulur ve kurulan stoplazma köprüsü üzerinden DNA geçişi sağlanır. Bu eşeyli üreme şekli bakterilerde ve terliksi hayvanlarda görülür.
Partenogenez: Canlının dişi üreme hücresinde dölleme olmadan mitoz bölünme ile yeni bir bireyin oluşmasına partenogenez üreme denir. Bu üreme çeşidinde yumurta n krmozomlu ise oluşan yeni birey de n kromozomludur. Bu üreme şekli arılarda, su pirelerinde, karıncalarda ve bazı kelebeklerde görülür.
Hermafroditizm: Bazı canlılar erkek ve dişi üreme organına aynı anda sahiptir. Bu tür canlılara "hermafrodit canlılar" denir. Hermafrodit canlıların bazılarında dişi ve erkek üreme hücreleri aynı anda oluşabilir bu canlılar kendini dölleme yeteneğine sahiptir. Bazı hermafrodit canlılarda ise erkek ve dişi üreme hücreleri farklı zamanlarda gelişir bu canlılar kendisini eşleyemez, üremek için başka bir canlıya ihtiyaç duyarlar. Toprak solucanı ve istiridye gibi canlılar hermafrodittir.
Metagenez: Bazı canlılarda eşeysiz üreme ile eşeyli üreme artarda gerçekleşir. Bu üreme şekline metagenez üreme denir. Metagenez üreme çiçeksiz bitkilerde ve sıtma mikrobunda gerçekleşir.
Bitkilerde Üreme
Çiçeksiz Bitkilerde Üreme: Çiçeksiz bitkilerde gerçekleşen üreme şekli metagenez (döl almaşı) üremedir.
Çiçekli Bitkilerde Üreme: Çiçekli bitkilerin üreme organı çiçektir. Bazı çiçeklerde erkek ve dişi üreme organı bir arada bulunur bu tür çiçeklere "tam çiçek" denir. Bazı çiçeklerde ise yalnızca bir üreme organı vardır, bu çiçeklere ise "eksik çiçek" adı verilir.
Çiçeğin Yapısı: Çiçekler cezbedici renklerdeki taç yaprakları sayesinde böceklerin ilgisini çekerek tozlaşmanın gerçekleşmesini sağlarlar.
Erkek Üreme Hücresi Oluşumu: Erkek üreme hücreleri (polenler) başçıkta bulunan polen keseleri içindeki ana polen hücrelerinin mayoz bölünme geçirmesi sonucunda oluşurlar.
Dişi Üreme Hücresi Oluşumu: Dişi üreme hücreleri (yumurtalar) yumurtalıkta bulunan yumurta ana hücresinin mayoz ve mitoz bölünme geçirmesi ile oluşur.
Tozlaşma Ve Döllenme: Çiçek polenlerinin erkek organ başçığından, dişi organ tepeciğine taşınarak yumurta hücresini döllemesine tozlaşma denir.
Endosperm: Embriyoyu çimlenene kadar besleyen besin dokusuna endosperm denir. Bitki türüne göre nişasta, protein ve yağ gibi maddeler içerir.
Kabuk: Embriyonun çimlenme yeteneğini kaybetmeden uzun süre kalabilmesi için, embriyoyu olumsuz çevre şartlarına karşı koruma görevini üstlenen kısma kabuk adı verilir.
Hayvanlarda Üreme:
Spermatogenez: Erkek canlının sperm ana hücrelerinden mayoz bölünme ile sperm hücresi üretilmesine spermatogenez adı verilir.
Oogenez: Dişi canlının yumurta ana hücrelerinden mayoz bölünme ile yumurta hücresi üretilmesine oogenez adı verilir.
Döllenme: Yumurta hücresinin çekirdeği ile sperm hücresinin çekirdeğinin birleşerek zigot oluşturmasına döllenme denir. Döllenme iç ve dış döllenme olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.
Dış Döllenme: Sperm ve yumurta hücrelerinin, erkek ve dişi vücudu dışında birleşmesi olayına dış döllenme denir. Dış döllenme olayında çok sayıda sperm ve yumurta hücresi oluşturulur, çünkü bu döllenme şekli genelde su gibi serbest ortamlarda gerçekleşir ve bu tür ortamlarda sperm ve yumurta hücresinin birbirini bulması çok zordur. Ayrıca ortama bırakılan üreme hücrelerinin diğer canlılar tarafından yenme ihtimalinin yüksek olması da üretilen üreme hücresinin çok olmasının diğer bir nedenidir.
İç Döllenme: Sperm ve yumurta hücrelerinin dişi vücudunda birleşmesi olayına iç döllenme denir. İç döllenmede döllenme olayı bir canlının içinde gerçekleştiği için üreme hücreleri dış ortamın zararlı etkilerinden korunmuş olur. Ayrıca canlı içinde üreme hücrelerinin birleşme oranı yüksek olduğu için üretilen üreme hücresi sayısı da dış döllemedekine göre oldukça azdır.
Kaynak : Fen ve Teknoloji bilimleri
Alintidir..
fearfactorst
Dec 28 2007, 01:20 AM
QUOTE(gezgin95 @ Dec 28 2007, 12:16 AM)

andromedanın dediği gibi, erkekteki meme olayı, canlıların erkek-dişi yaratılmadığının kanıtıdır. Erkekteki meme, körelmiş organ değildir, erkekte, dişideki hormonlar olmadığından gelişmeyen bir organdır.
Hayddaaaaa... Yahu nereden çıkartıyorsunuz böyle saçma şeyleri? Ne neyin kanıtı? Andromeda ya da sen şunu bir açıkla da biraz daha gülelim bari.
Antimuhammed
Dec 28 2007, 01:28 AM
Kuran apaçık bir kitap olduğunu kendisi söylüyor. O apaçık Kuranı alıp uçuk kaçık yorumlar yaratanlar sizlersiniz.. 7 yy bedevi saçmalıklarını 21 yy la uyarlamaya çalışmanız çılgınlık...John Horgan bilimin sonunun geldiğini iddia eden biridir. Bakın John beyin başka bir iddiası:
Nörobilimcilerin beynin gizli dili olan sinir kodunu hiç bir zaman insanların düşüncelerini izinsiz olarak okumaya yetecek kadar çözemeyeceklerine inanıyorum..
Ama gelin görün ki John bey bu iddiasını ortaya atarken bu yapıldı bile..Bilinmezcilik işte böyle yanıltıyor insanları.. Bilinmezler üzerine kurulan tezler çökmeye mahkumdur. Bilinenleri bilmeden bilinmeyenlerin bilineceğini savunduruyor. Kendi ellerinde bilinmeyen koskoca bir Boing 737 varken hemde...
Allah bütün bitkileri ve hayvanları çift yarattık diyor. Eşeysiz üreyenlerden haberi yok garibimin.. Sana mucize niyetine verdiğin ayetleri yedirttik. Şimdi kalkmış DNA diyorsun. Sen önce inandığın kitaba göre açıkla bakalım. Allah neden eşeysiz üreyen canlıları yok sayıyor?
Harun Yahya nın gazıyla bize kalkıp çarpıtılmış bilgiler verme.. Zira Harun Yahya bu bilgileri Evanjelist kökenli kurumlardan(dini) almaktadır. Tek yaptığı Türkçeye çevirmektir. Bir diğer gerçek ise bu konuda hem sahte bilimci Harun Yahya ve onun kopya çektiği Evanjelistler dünya çapındaki literatürü detaylı olarak takip edememesinden ve 1960’ların 70’lerin bilgilerini kullanarak görüş bildiriyor olmasındandır. Harun Yahyanın bütün işi,bilimsel gerçeği komünizme ve toplu katliamlar yapan Hitlere v.b. bağlayarak saptırmaktır aynı zamanda. Yaratılışçılar konunun temeline inmeyip konuyla alakalı fazla bilgisi olmayan insanları bu tip saptırmalarla kandırıyorlar.
Harun Yahya ve iddiaları ciddiye alınacak değildir. Zira Harun Yahya nın kaynağını aldığı ICR ABD de mahkemelerde büyük darbe yemiştir. HY ve onun bilgi kaynağı ICR ın Tanrısı boşlukların Tanrısıdır.. Bilim günden güne bu boşlukların alanını daraltmaktadır..
Boing 737 tasarımcıların en sevdiği kanıttır. Lakin bu kanıt doğal seçilimi daha en başından kavramamış biri tarafından üretilir. Bu kişi doğal seçilimin bir rastlantıdan ibaret olduğunda karar kılan birisidir fakat rastlantısallığın konu ile ilgili anlamı dikkate alındığında bunun tam aksi düşünülmelidir. Cümlenin daha anlaşılır olması için akıllı tasarımcılar evrimde ki rastlantısallığa kendisine büyük ikramiye çıkma olasılığı ne kadardır diye bakar. Oysa evrimde ki rastlantısallık büyük ikramiyede çıkan sayılarla ilgilidir. Bir X şahsın kazanma olasılığı değil oynayan herkes içindeki kazanma oranıdır. Kısacası büyük ikramiyenin oynayanlar arasında herhangi birisine çıkma ihtimalidir. Aynen evrimde olduğu gibi. Evrim ve doğal seçilim şunda kanat, bunda bacak, şu hızlı koşsun olsun demez.. O ortam içinde hızlı koşana, kanat geliştirene şans tanır. Tıpkı milyonların içinde doğru sayıyı bulana tanındığı gibi. Oysa o kişi piyangoyu oynarken rastgele oynamıştır..
Bir tasarımcıyı işaret ederek izah etmeye çalıştığınız varlık istatistiksel olarak ne kadar olanak dışıysa, tasarımcısıda en az onun kadarolanak dışıdır. Asıl sizin Tanrınız esrarengiz bir boing 737 dir..
Doğaya bakarsan eşeyli üreme(çiftlerin) yanında sizin Allahınızın bile haberdar olmadığı eşeysiz üreyen daha fazla canlı göreceksin.. İşte bu canlıların her biri birer Boing 747 dir..
fearfactorst
Dec 28 2007, 01:34 AM
Ayetleri kafana göre yorumlayıp duruyorsun. Cahilliğin dik alası. Bırak saçma sapan fikirlerini, ütopya yapıp durma. Aklını kullan.
Antimuhammed
Dec 28 2007, 01:45 AM
Asıl ayetleri sen kafana göre yorumluyorsun. Ben o ayetleri Kuran ın dediği gibi apaçık olarak görüyorum ve hiç bir yorum yapmıyorum..
Örnek ''Bütün çift sayıları yazan seni çok takdir ediyorum'' cümlesine ne yorum yapılabilir ki?
Yasin suresi, ayet 36:" Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim. "
Bak bu cümleye yorum yapan bizzat sensin. Daha doğrusu başkasının yorumunu araklayıp ayetin altına ekleyen.. (Mesaj 19 da)
Oysa o yorum iyice batırıyor, bilgisizliğin cehaletin dibine vuruyor..