Tam Forum Görünümü: ALLAH HANGİ İLAHA ŞAHİTLİK ETMİŞ?
Ateistforum > FORUMLAR > ATEİSTFORUM
xislam
Ali İmran: 18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
allah ve melekler ondan başka ilah olmadığına şahitlik etmişler iyi ama kim bu ilah?
sorti
muhammedin kurandaki açıklarından biri daha

bakalım müslüman kardeşlerimiz bunu nasıl açıklayacaklar
uğur
Kıvırtmadan açıklamalarını bekliyorsanız,yanılırsınız arkadaşlar:))
SAKINKOYLU
QUOTE(xislam @ Apr 23 2007, 08:14 PM) *
Ali İmran: 18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

allah ve melekler ondan başka ilah olmadığına şahitlik etmişler iyi ama kim bu ilah?


tongue.gif

GENA SANA TESKUR ETTIM.BANA BU KONUYU OGRENME YARDIMCI OLDUN.. laugh.gif
EHLI BIZE SOYLE IZAH EDER:

18- Allah,muhakkak kendisinden başka tanrı olmadığına bizzat kendisi, meleklerin hepsi ve gerçekten ilim sahibi olan bütün olgun bilginler şahitlik etti.Üstelik adaleti ve hakkı ayakta tutanlar olarak şahitlik ettiler.Allah Teâlâ'nın birliği, adalet ve hak ölçüleriyle gözeticiliği (kayyûmiyeti) derece derece bu üç türlü şahitliğin hem her biri ile,hem de toplamı ile sabittir.

Daha yukarılarda da geçtiği üzere, lügatte şühûd ve şehadet esasen hazır olmak ve gözüyle görmek demek olup, kendisinde gerek hazır olmak, gerek içine doğmak suretiyle gerçekleşen bilgiyi dile getirerek bir hakkın yerini bulmasına ve bir isbata şehadet denilir. Örfte ve şeriat geleneğinde şahit davacı ve davalıdan başka birisi olur. Burada ise kitap indiren Allah Teâlâ'nın şahitliğinde davacı ile şahitliğin, hatta şahid ile üzerine şahitlik edilenin birleşmesi söz konusu olabileceğinden, bu şahitliğin gerçek önemi ve mânâsını iyi düşünmek gerekir. Her şeyden önce davacı peygamber, davalılar inkârcı kâfirler olmak itibariyle bu sualin varid olmayacağı belli ve meydandadır. Allah'ın şahitliğinin mânâsı bir hakikatı bildirmek, beyan edip açıklamaktır veya birtakım deliller ile onu ispat etmektir, veyahut yakından şahid olan bilgisi ile hükmetmek mânâlarından biri ile dahi tefsir edilir.

Bu mânâ ile Cenab-ı Allah, gizli ve açık dünyalarda haddi hesabı olmayan şahitler ve deliller yaratıp meydana çıkarmak suretiyle kendi birliğini ve yüceliğini beyan edip açıkça ortaya koyduğu gibi, bundan başka dinî anlamda deliller de indirerek bunları bildirmiş ve doğrulamıştır ki, genelde insanlar için bu mânânın anlaşılması daha kolay olduğundan birçok tefsir âlimleri, bununla yetinmişlerdir. Fakat burada daha derin ve hikmet sahipleri arasında pek çok münakaşalara sebep olmuş olan marifet bakımından da bahse konu olan, yani "ilm-i yakîn" (kesin bilgi) meselesinin esaslı bir çözümü vardır. Bu bize gösteriyor ki, her hususta yakînin temeli ve başlangıç noktası, Hak Teâlâ'nın kendine ve birliğine olan bilgisi ve şehadetidir. Her ilm-i yakîn, Hakk'ın kendine uygunluğudur ve bu uygunluğun bildirilip açıklanması ile mümkün olur. İlm-i yakin, ayn-i yakîne, ayn-ı yakîn de hakk-ı yakîne dayanmaktadır. Aslında hak olan herhangi bir şeyin bizzat veya dolaylı olarak kendisini göstermesidir. Sadece sübjektif bir iddiadan, bizzat kendi özünde hak olan yakîni birbirinden ayırd ettirir. Bunun için gerek dış dünyada, gerek iç dünyada yakından şahit olunarak ve yaşanarak elde edilen bilgi, birtakım deliller aracılığı ile elde edilen nazarî bilgiden üstündür.

Mesela, acaba şu bahçede bülbül var mı, yok mu diye bahse tutuşan ve her biri iddiasını akıldan veya başkalarından duyarak elde ettiği deliller ile ispata çalışan birtakım kimselere karşı, o bahçede bir bülbülün ötmeye başlaması ne büyük bir şehadettir. Halbuki bu ötüş bile henüz delile dayalı bir ilm-i yakîndir. Burada asıl şehadet bir taraftan o sesin bülbülde, diğer taraftan işitenlerde meydana gelen olgusu ve her iki tarafla olan ilişkisidir. Bu bir sestir ve bu ses bir bülbül sesidir. Binaenaleyh hakikat, özüne uygundur diyenlerin daha önce kendilerinde bir şahit ve meşhud vardır, yani o sesin bülbül sesi olduğunu anlayıp idrak etmelerini sağlayan bir bilgi birikimi vardır. İşte o şahit ve meşhud onların idraklerinde hem önce ve şimdi birleşmiştir. Binaenaleyh hakikatın derinliklerinde ve zamanın akışında şahit ile meşhudun bu birleşmesidir ki, şehadetin niteliği ve gerçeğin tasdiki bakımından esas şahit olmuştur. Bu durum gerçeğin kendi özüne uygunluğu temeline racidir. Ve bu husus, her hakkın, hak olmak bakımından mutlak anlamda birliği ve bütünlüğü demektir. Bu da yok olma vasıflarından münezzeh, ezelden ebede katıksız hakikat ve hak olmak özelliğinin sahibi olarak kaim bulunan Allah Teâlâ'nın adalet ve hakkaniyeti ayakta tutan birliğine ve O'nun kendinde huzuru ile ezelî ve ebedî olarak uygunluğuna ve bunu izhar ve ilanına bağlıdır.

Herhangi bir hakikatın özüne uygunluğu "o, odur" şeklinde aynîlik denilen bir orantının doğruluğunun tasdiki demektir ki, bu ancak bir bilen kişi ile gerçekleşir. Bilgi ve bilen kişi aradan çıkarılırsa, şeylerin kendi nefsine uygunluğu meselesi de ortadan kalkar. Fakat bilen birine karşı bir taş bile kendisini ortaya çıkarıp kendi varlığına şahitlik eder. Şu halde insan düşüncesi gözardı edildiğinde, kendi kendilerinin varlığından haberdar olmayan şeyler, kendi özüne uygun değilse, o şeylerin insan bilgisi yardımıyla kendi kendilerinin varlığına şahitlik etmeleri nasıl mümkün oluyor? Ve sonra bütün şehadet hak adı verilen bir tek noktaya nasıl toplanıyor? İşte bilgi probleminin filozofları şaşırtan en ince noktası burasıdır. Bu âyet de işte bu noktayı çözüme kavuşturarak, ilm-i yakîn meselesinin gerçek başlangıç noktasını gösteriyor. Varlıkların kendi varlıklarında kendi kendilerine uygunlukları, Hak Teâlâ'nın kendi zatında kendine uygunluğunun, yani nin kendine olan bilgisinin ve bu bilgiyi açıklaması ile kendi varlığına ve birliğine şehadetinin eseridir.

Şu halde varlıklar, kendilerine, kendilerinde uygun değil, kendi özünü bilen Hakk'ın zatında, yani Allah'ın bilgisinde kendi özlerine uygundurlar. Her insanın kendine uygunluğu, bunun gibi, her varlığın insan bilgisindeki kendine uygunluğu da yine her birinin ilâhî ilimde yer aldığı şekildeki uygunluk sebebiyledir. Bundan dolayı varlık âleminde ne kadar şahitlik edilecek konu varsa, ne kadar ilim ve delil varsa, ne kadar bilgi ve belge varsa hepsi Hak Teâlâ'nın kendini bilmesine ve bildirmesine, yani şehadetine dayalıdır. İleride gelecek olan "Her şey helak olacak, ancak Allah baki kalacak." (Kasas, 28/88), "Rabbinin her şeye şahit olması sana yetmez mi?" (Fussilet, 41/53) âyetleri bu noktaya açıklık kazandırmıştır.

Hasılı gerçek şahit ancak Allah Teâlâ'dır. Mesela, güneş vardır diyen bir şahit, kendisiyle şahitlik ettiği güneş arasında Hakk'ın koyduğu ölçüye uymaktan başka birşey yapmış olmaz. Şu kadar ki, bu uymak, açık veya zımnen veya farkına varılmadan olabilir. Hak Teâlâ'dan başka hiçbir âlim ne kendine, ne de başka varlıklara tamamen şahid değildir. İnsan bilgisinde de varlıkların kendilerine uygunlukları izafî, eksik ve sadece bir yöndendir. Ben, benim diyebilen insanın bile kendi özüne uygunluğu, bütün yönleriyle tam ve mutlak ve hakka'l-yakîn değildir. Onun kendi bedenî ve ruhî varlığında daha bilmediği ve şehadet edemediği izafetlerle dolu nice yönler bulunmaktadır. İnsanın gerek kendinde, gerek diğer varlıklarda gerçekten bilebildiği şeyler, Hakk'ın şehadetini doğrudan doğruya veya dolaylı olarak sezebildiği yönlerdir. Binaenaleyh insanda mutlak anlamda bir yakîn bilgisi varsa, o da Allah'ın varlığı ve birliğine ait olan bilgisidir.

Zira bu bilgi, gerek kendisine ve gerek eşyaya olan ilimlerin hepsinin en başta gelen temel öğesidir. Bundan başka herhangi bir bilgide bağlayıcı bir kesinlik ve zaruret yoktur. İlim ehlinin dereceleri de bu şahitliğe yakınlığı ve uzaklığı ile orantılıdır. Kendi içlerinde Hak Teâlâ'nın bu şahitliğini sezemeyenler gerçek âlimlerden olamazlar. Bunlar bilgiyi inkâr eden sofistlerden ve şüpheciliği savunan inkârcılardandır. Gerek kendi özüne, gerek dış varlıklara ait olan bilginin hakikatine ve değerine inanıp da Hak Teâlâ'yı inkâr edenler ise, inatçı kâfirlerden olanlardır. Cenab-ı Allah'ın kendinde kendi varlığına bilgisi ve şehadeti bulunduğu gibi, varlıkları yaratması ile dış ve iç dünyalarda bu bilgisini sayısız şahitler ile ilan ve izhar etmesi, ilim, akıl, düşünce ve idrak gücü vermesi ve bunlara uygun hareket eden âlimler yaratması ve onlara şehadetini tebliğ ve ilan eylemesi dahi, Allah'dan başkasına karşı kendisine, kendi birliğine hakkaniyetle şehadetidir ki, eninde sonunda, başlangıç ve sonuç, davacı, şahit ve şehadet olunan olarak, hatta doğrudan doğruya hakim olarak, hepsi bu birlik noktasında birleşmeden, buna başvurup, sığınmadan ne bir şahitlik yapılır, ne varlıktan, ne ilimden, ne amelden bir eser sezilir.

Allah Teâlâ kendi zat-i ahadiyetinde (mutlak birliğinde) şahit ve meşhudun birliğini ve bütün şehadetlerin bu birlik sayesinde, bu şehadetin adlî ve hükmî anlamda hakimiyeti altında sürüp gittiğini, bu şehadet olmadan hiçbir şeyin adaletle ve hakkaniyetle tasdik edilip doğrulanamıyacağını hem fiilen, hem de kavlen ortaya koyduğu şehadetiyle isbat eyledi ve buna kendi şehadetiyle, kendi tezkiyesiyle desteklenmiş nice şahitler de yaratıp ortaya çıkardı. Bu cümleden olmak üzere, bir insanın "ben benim" diyerek kendi kendini tanıması O'nun sayesindedir. Yine O'nun sayesindedir ki, insan kendi varlığı hakkında şahitlik eder, kendi şuurunun, kendi varlığına uygunluğunu, yani kendisinin, başkası değil de kendisi olduğunu dolaysız olarak haber verir. Hem davacı, hem şahit, hem de meşhud (hakkında şahitlik yapılan) olduğu halde bu şehadetini ayniyle adalet, doğru ve gerçek tanır. Buna şüphesiz olarak inanır.

İkinci bir husus olarak Allah Teâlâ'nın "kendisinden başka bir tanrı olmadığına, yani tek ve yegane ilâh" olduğuna bütün melekler, gerek tekvinî anlamda, gerek teşri'î herhangi bir hususta ilâhî emri ve iradeyi tebliğ ve icra ile görevli Allah elçileri olmaları anlamıyla bütün melekler, bütün idrak ve akıl sahibi olan görülmez varlıklar, bedensel varlıklarından soyutlanmış ruhlar dahi şahitlik ettiler, üstelik şehadetlerinin doğru olduğuna Hak Teâlâ'yı da şahit tuttular. Zira Allah Teâlâ kendi şehadetini evvela bunlara bildirdi ve bunları şahit gösterdi.

Üçüncü olarak, Allah Teâlâ'nın "kendisinden başka tanrı olmadığına, yegane tapılacak ilâhın kendisi olduğuna" yani, gerçekten ilim sahibi olanlar, bütün peygamberler, büyük âlimler ve O'nun birliğine inanan gerçek filozoflar şahitlik ettiler. İlim ehli arasında görülüp de adalet ve hakkaniyetten sapan, adalet ve hakperest olmayanların inkâr veya şehadetlerini gizlemeleri, ketm eylemeleri önemli değildir. Adalet ve insaf sahibi olan hiçbir ilim sahibi yoktur ki, hiç olmazsa kendi içinde, Allah'ın birliğine şahitlik etmesin. Zaten ilmin ve âlimin bilfiil yeryüzündeki varlığı bile Allah'ın birliğinin açık delillerindendir. İlim zaten vakıaya uygun değilse, yani hakkın ve gerçeğin olduğu gibi tanınması demek olan hak ve gerçek değilse ilim olmaz. Bildiğinin doğruluğu ve gerçekliğine iman ve şehadeti olmayan da âlim değildir. Hak Teâlâ ezel ve ebed bakımından gerçekten kendisinin tek ilâh olduğuna ve birliğine şahit değilse; ne ilimde hakikat bulunabilir, ne de kimse kendi kendini tanıyıp bilebilirdi. Sofistler gibi ilmi inkâr ederek veya gerçekleri tersyüz ederek şüpheye ve inkâra sapanlar ise kendilerinde Hakk'ın şahitliğini yapan bir ilmin bulunmamasından dolayı şahitlik ehliyetinden mahrum kalmışlar ve bu davada mahkum olanlar arasına girmişlerdir.

İşte mânâsıyla Allah'ın birliğine ve Allah'ın adalet ve hakkaniyeti ayakta tutup duran bir kayyum olduğuna, böyle bir vahdet düzeninin ve hatta bütün mevcudatın ve bütün gerçeklerin kendisiyle ayakta durabildiği bir mutlak varlık olarak derecelerine göre, dürüst, adil ve şahadeti geçerli bu kadar şahitler, söz ve anlam birliği ederek sistemli bir şekilde şahitlik ettiler, her biri doğruluğu ayakta tutan kimseler olarak "Ben şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilâh yoktur." dediler. "O aziz ve hakim olandan başka ilâh yoktur", yani hıristiyanların zannettiği gibi, teslis (üçlü ilâh inancı) yok, bir takım azizler yoktur. Burada işbu çeşitli şekilde tevcihlere ihtimali olan bir isim tamlamasıdır. Evvela şahitlik açısından doğrudan doğruya "Allah"dan hâl, ikinci olarak meşhudluğu açısından "hüve"den hâl olur ki, mânâ bakımından her ikisi de birbirinin vazgeçilmez şıkkıdır.

Üçüncü olarak, "ilim sahipleri"nden veya "ilim"den hâl, dördüncü olarak da Allah, melekler ve ilim sahiplerinin her birinden ayrı ayrı hâl olabilir ki, en sonda gelmesi bakımından en uygun olan da budur. O zaman "her biri adaleti yerine getirici olduğu halde" demek olur. Ve şahadetten sonra tezkiyeyi ifade eden bir te'kid hali olduğu için "Her biri adaleti hakkıyla yerine getirici olduğu halde şahitlik etti." takdirinde bir başlangıç cümlesi olması en güzel vecihtir. Gerçi "Kavim bana binekli olarak geldi." denildiği zaman "Her biri binekli olarak" mânâsı murad olunabileceği inkâr edilmiştir. Lakin bu misal yalnızca ilim sahiplerinden hâl yapıldığı takdirdedir. Ve denilebilir ki, "Kavim bana binekli olarak geldi." cümlesi ile ""Zeyd, kavim ve onlara uyanlar, bana binekli olarak geldi." demek arasında fark vardır. Atıf teğayür içinde bir cemiyet ve bütünlük ifade eder, "her biri" mânâsını sarahatle ve açıkça göstermiş olur.

Rivayet olunmuştur ki, Şam rahiplerinden, yani Hıristiyan din âlimlerinden iki zat gelmişlerdi. Medine'yi gördükleri zaman biri öbürüne, "Bu kasaba ahir zamanda çıkacak o peygamberin kasabasına ne kadar benziyor." dedi, sonra da Hz. Peygamber'in huzuruna geldiklerinde onu kendine mahsus sıfat ve özelliklerden tanıdılar, Hz. Peygamber efendimize (s.a.v.), "Sen Muhammed'sin." dediler. Onlara "Evet" buyuruldu. "Hem de Ahmed'sin." dediler. Hz. Peygamber tarafından, "Ben Muhammed'im ve Ahmed'im." buyuruldu. Bunun üzerine, "Biz sana birşey soracağız, haber verirsen iman edeceğiz." dediler. Hz. Peygamber "Sorunuz." buyurdu. Onlar da, "Bize Allah kitabında en büyük şahitliği haber ver." dediler. İşte bu âyet nâzil oldu. Bunun üzerine her ikisi de müslüman oldular. Demek ki, bu âyetin nüzûlü, Necran heyetinin gelişinden önce imiş.

SELAMETLE
laugh.gif
relipeace
E. Hamdi Yazır:
18. Allah kendisinden başka tanrı olmadığına şahittir. Bütün melekler ve ilim uluları da adaleti yerine getirerek şahittirler. O'ndan başka tanrı yoktur; güçlüdür, hikmet sahibidir O.

Suat Yıldırım:
18. Allah'tan başka tanrı bulunmadığına şahid bizzat Allah'tır. Bütün melekler, hak ve adaletten ayrılmayan ilim adamları da bu gerçeğe, aziz ve hakîm (mutlak galip, tam hüküm ve hikmet sahibi) Allah'tan başka tanrı olmadığına şahittirler.

Y. Nuri Öztürk:
18. Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur.


Verdiğin diyanet mealidir. O meal de bu meallerle hemen hemen aynı manayı içerir. Lakin kafanızın basmadığı nokta şahitlik kelimesinin anlamıdır.

Şahid; kelime anlamı olarak bir olayı gören, onun oluşu, gelişmesi hakkında görgüye dayanan bilgisi bulunan kimsedir.

Yani sen kendi varlığına da şahit olabilirsin.

Bilmem sana yardımcı olurmu ama bu da Muhammed Esed'in tefsiri:

18. ALLAH, [bizâtihî Kendisi] ile melekler ve hak ve adaleti gözeten ilim sahipleri O'ndan başka tanrı olmadığına şahittir: O'ndan başka tanrı yoktur, Kudret ve Hikmet Sahibi(dir).
Lafzen, "şahitlik yapar" -yani, bilinçli bir planlayıcı, düzenleyici güç tarafından var edildiğini açık şekilde gösteren yaratılmışlar dünyası aracılığıyla.
- Yani Allah yarattığı delillerle şahitlik ediyor.

Selamlar...
uğur
Yaww güzel kardeşim; bir insan kendine şahitlik edemez,böyle birlşey absürd olur..Sadece kendini savunabilirsin,kendince...

Saçma..
relipeace
QUOTE(ugurxxx @ Apr 23 2007, 10:35 PM) *
Yaww güzel kardeşim; bir insan kendine şahitlik edemez,böyle birlşey absürd olur..Sadece kendini savunabilirsin,kendince...

Saçma..


O dediğin mahkemelerde olur. Evet sen kendine mahkemede şahitlik edemezsin sadece kendini savunursun. Lakin bu senin kelime anlamı olarak şahit olmadığını göstermez. Senin mantığında buraya kadar işte, şahit kelimesinin televizyondan duyduğun anlamıyla yorum yapabiliyorsun. Sonra da ateizm mantıkmış. laugh.gif laugh.gif laugh.gif
Anlamanızı beklemiyordum zaten. Didik didik arayıp, bir takım anlamadağınız ayetleri bulup ve onlara kendinizce yorumlar getirip, "Buldum, buldum, Kuranda çelişki var" diyerek ortaya sunuyorsunuz. Sonrada yanlışınızı kabul etmeniz sıkar tabi. Herkesin harcı değil, er kişinin harcı.
basit
xislam,

yawf tamam anladık inkar etmek istiyorsunuz ama bu kadar da öküz altında buzağı aranmaz ki yawf, insaf bea!

Orada başka bir ilahtan bahsediliyor olma ihtimali sence yüzde kaçtır? laugh.gif laugh.gif laugh.gif
sosruka
Selam,

Öncelikle xislam bu topic'i açtığı için ona göndermede bulunursak, imzası da gündemdeyken;
Demek ki Allah dahi kendi Zatına yani sonsuz varlığı işaret eden O kelimesindeki Tekil varlığa şahitlik ediyor. Bu açıdan Allah tekil varlık olarak kendini elbette bilir. Sonsuzun kendine şahit olmaması makul değildir. Çünkü sonsuz kendine tüm varlıkları ortaya çıkarmakla yani, sonsuz bilgisinin ortaya çıkmasıyla elbetteki şahit olur. Melekler de sonsuz bilginin ortaya çıkarken varlığın üzerinde bulunduğu (fizik) yasaları olduğu ve cansızlar da dahil her varlığın iradesi olduğu için elbetteki şahittir. İlim sahipleri de bunları anlayanlar olduğu için elbetteki şahit olacaktır. (Sonsuz ve Tek Tanrı için bkz: diğer mesajlarım)

Saygılar.
sorti
böyle büyük bir evreni yarat her şeyi ayarla bütün gezegenler yıldızlar bir düzen içinde uyum içinde dönsünler (müslümanlara göre) dünyayı yarat onca börtü böceği yarat insanı yarat

ama gel açık seçik net bir kuran gönderme inmsanları ikna edeme

vallahi billahi bu kuranı ben yolladım de

benden başka bir allah yok de

kardeşim bunca şeye gücü yeten allah bizleri inandırmak için kendini parçalıyor yemin üstüne yemin ediyor bu sizce mantıklımı

eğer bir şüphe duyuyorsak bu allahın suçu inanalım diye her şeyi yapıyor yeminlerde ediyor ama bizleri inandıramıyorsa demek her şeye gücü yetmiyor demekki

daha kesin bulgular koysaymış sadece yeminle olmaz bu işler
uğur
Relipeace; cevap vermeyip,bol limonlu yeşil salata yapmışsın..Neden sıkıştığınızda siz ateistler hep böyle cımbızla ayet bulursunuz dersiniz anlamadım vesselamm..Şahitlik ne demektir ,KURAN MURAN DÜŞÜNMEDEN BİR AÇIKLARMISIN RİCA ETSERM..
relipeace
QUOTE(ugurxxx @ Apr 24 2007, 01:10 AM) *
Relipeace; cevap vermeyip,bol limonlu yeşil salata yapmışsın..Neden sıkıştığınızda siz ateistler hep böyle cımbızla ayet bulursunuz dersiniz anlamadım vesselamm..Şahitlik ne demektir ,KURAN MURAN DÜŞÜNMEDEN BİR AÇIKLARMISIN RİCA ETSERM..


Şahitliğin gerçek kelime anlamını ve günümüzdeki kullanım alanının arapçayı bağlamadığını yukarıda belirttim. Gözlük kaç numara?
hattap
Müslüman arkadaşlar inanmak için o kadar zorlanıyorsunuzki sizi anlayamıyorum!ya biraz geniş düşünüğün zaman anlıyor insan eğer bir yaratıcı olacaksa bile kuranda yazan gibi olamıyacağını.bukadar kendinizi sıkmayın aman boşlukta kalmayım birşeylere inanayım diye!
Rochader
evet dogru bir soru ancak dogru bir cevabi yok varda söylenmez. Allah sirri.. laugh.gif laugh.gif
xislam
QUOTE(relipeace @ Apr 23 2007, 10:32 PM) *
E. Hamdi Yazır:
18. Allah kendisinden başka tanrı olmadığına şahittir. Bütün melekler ve ilim uluları da adaleti yerine getirerek şahittirler. O'ndan başka tanrı yoktur; güçlüdür, hikmet sahibidir O.

Suat Yıldırım:
18. Allah'tan başka tanrı bulunmadığına şahid bizzat Allah'tır. Bütün melekler, hak ve adaletten ayrılmayan ilim adamları da bu gerçeğe, aziz ve hakîm (mutlak galip, tam hüküm ve hikmet sahibi) Allah'tan başka tanrı olmadığına şahittirler.

Y. Nuri Öztürk:
18. Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur.


Verdiğin diyanet mealidir. O meal de bu meallerle hemen hemen aynı manayı içerir. Lakin kafanızın basmadığı nokta şahitlik kelimesinin anlamıdır.

Şahid; kelime anlamı olarak bir olayı gören, onun oluşu, gelişmesi hakkında görgüye dayanan bilgisi bulunan kimsedir.

Yani sen kendi varlığına da şahit olabilirsin.

Bilmem sana yardımcı olurmu ama bu da Muhammed Esed'in tefsiri:

18. ALLAH, [bizâtihî Kendisi] ile melekler ve hak ve adaleti gözeten ilim sahipleri O'ndan başka tanrı olmadığına şahittir: O'ndan başka tanrı yoktur, Kudret ve Hikmet Sahibi(dir).
Lafzen, "şahitlik yapar" -yani, bilinçli bir planlayıcı, düzenleyici güç tarafından var edildiğini açık şekilde gösteren yaratılmışlar dünyası aracılığıyla.
- Yani Allah yarattığı delillerle şahitlik ediyor.

Selamlar...


QUOTE(relipeace @ Apr 23 2007, 10:32 PM) *
E. Hamdi Yazır:
18. Allah kendisinden başka tanrı olmadığına şahittir. Bütün melekler ve ilim uluları da adaleti yerine getirerek şahittirler. O'ndan başka tanrı yoktur; güçlüdür, hikmet sahibidir O.

Suat Yıldırım:
18. Allah'tan başka tanrı bulunmadığına şahid bizzat Allah'tır. Bütün melekler, hak ve adaletten ayrılmayan ilim adamları da bu gerçeğe, aziz ve hakîm (mutlak galip, tam hüküm ve hikmet sahibi) Allah'tan başka tanrı olmadığına şahittirler.

Y. Nuri Öztürk:
18. Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur.


Verdiğin diyanet mealidir. O meal de bu meallerle hemen hemen aynı manayı içerir. Lakin kafanızın basmadığı nokta şahitlik kelimesinin anlamıdır.

Şahid; kelime anlamı olarak bir olayı gören, onun oluşu, gelişmesi hakkında görgüye dayanan bilgisi bulunan kimsedir.

Yani sen kendi varlığına da şahit olabilirsin.

Bilmem sana yardımcı olurmu ama bu da Muhammed Esed'in tefsiri:

18. ALLAH, [bizâtihî Kendisi] ile melekler ve hak ve adaleti gözeten ilim sahipleri O'ndan başka tanrı olmadığına şahittir: O'ndan başka tanrı yoktur, Kudret ve Hikmet Sahibi(dir).
Lafzen, "şahitlik yapar" -yani, bilinçli bir planlayıcı, düzenleyici güç tarafından var edildiğini açık şekilde gösteren yaratılmışlar dünyası aracılığıyla.
- Yani Allah yarattığı delillerle şahitlik ediyor.

Selamlar...

demişsinki: Şahid; kelime anlamı olarak bir olayı gören, onun oluşu, gelişmesi hakkında görgüye dayanan bilgisi bulunan kimsedir.

allah hemde allah kendi varlığına kendisimi şahitlik yapıyor birde melekleri peki buna siz şahitmisiniz??bu soruya cevap vermeden önce şahitlik tanımınızı tekrar okuyun.....

birisi çıksa ben çok güçlü ve akıllıyım dese kanıtla deseniz oda buna ben şahidim dese ona ne dersiniz? biliyormusunuz müslümanlar bunu yapana allah diyorlar...
dahasıda birisi çıksa ben allahım dese sende ispat istesen sana ispat olarak yemin etse buna ne dersin biliyormusun müslümanlar bunuda yapana allah diyorlar.

ben tabiyki kendi varlığıma şahid olabilirim ama benim varlığımı beni göremeyenlere kanıtlamak için ben kendi varlığıma şahidim dersem birde yine onların göremediği melekleride şahit olarak gösterirsem varlığıma bu şekilde inandırmaya çalışırsam gülüç duruma düşerim ama müslümanlar yine bunu yapana allah diyorlar..

şimdi oraya başka meallerde yapıştırmısınız ama nedense diyanetin meali yok neden??? evet aşağıda linki var ve buna göre allahın şahitlik ettiği ilah kimdir??..

http://kuran.gen.tr/?x=s_main&y=s_midd...kid=1&sid=3
xislam
QUOTE(sosruka @ Apr 23 2007, 11:34 PM) *
Selam,

Öncelikle xislam bu topic'i açtığı için ona göndermede bulunursak, imzası da gündemdeyken;
Demek ki Allah dahi kendi Zatına yani sonsuz varlığı işaret eden O kelimesindeki Tekil varlığa şahitlik ediyor. Bu açıdan Allah tekil varlık olarak kendini elbette bilir. Sonsuzun kendine şahit olmaması makul değildir. Çünkü sonsuz kendine tüm varlıkları ortaya çıkarmakla yani, sonsuz bilgisinin ortaya çıkmasıyla elbetteki şahit olur. Melekler de sonsuz bilginin ortaya çıkarken varlığın üzerinde bulunduğu (fizik) yasaları olduğu ve cansızlar da dahil her varlığın iradesi olduğu için elbetteki şahittir. İlim sahipleri de bunları anlayanlar olduğu için elbetteki şahit olacaktır. (Sonsuz ve Tek Tanrı için bkz: diğer mesajlarım)

Saygılar.


Öncelikle xislam bu topic'i açtığı için ona göndermede bulunursak, imzası da gündemdeyken;İMZAM SENİ ÇOK ETKİLEDİ GALİBA SANA İKİNCİ İMZAMIDA OKUTALIM O ZAMAN.... VE İMZAM İÇİN AÇTIĞIN KONUYADA CEVABINI YAZDIM AMA SENDEN BİR YANIT GELMEDİ NEDEN*? İKİNCİ İMZAMDA ŞUDUR. siz bir robot yapsanız, ve ona hür irade verseniz, doğruyu yanlışı ayrıma yeteneğide verseniz,
ve o robota kendinizi gösterseniz, (bir elçi aracılığı ile değil bizzat kendinizi gösterseniz) ona bir insandaki tüm yetenekleri verseniz, "seni ben yaptım" bana itaat et deseniz, bukadar delilden sonra bile size itaat etmese ona sonsuza dek ölmesine bile izin vermeden en ağır işkenceleri yaparmısınız? bunu yapacağını söyleyene dinciler allah ateistler ise sadist diyorlar kim haklıdır??




Demek ki Allah dahi kendi Zatına yani sonsuz varlığı işaret eden O kelimesindeki Tekil varlığa şahitlik ediyor. Bu açıdan Allah tekil varlık olarak kendini elbette bilir. EVET BİLİR AMA BUNU BAŞKALARIDADA BİLDİRMEK İÇİN ELÇİSİNE BEN BENİM VARLIĞIMA ŞAHİDİM DERSE BU ÇOK KOMİK OLUR DEĞİLMİ? ŞİMDİ SENDEN HARAÇ İSTEYEN BİRİSİ GELSE VE DESEKİ BAK BENİM PATRONUM ÇOK GÜÇLÜ VE BİRSÜRÜ DOĞA ÜSTÜ GÜÇLERİ VAR EĞER ONA PARA VERMEZSEN SENİ KUŞA ÇEVİRİR DESE SİZDE BUNA NASIL İNANAYIM DESENİZ O KİŞİDE ONUN GÜCÜNE KENDİSİ VE SENİN GÖREMEDİKLERİN ŞAHİTTİR DESE EMİNİM SEN GÜLMEKTEN CEVAP BİLE VEREMEZSİN..AMA BUNU YAPANA MÜSLÜMANLAR ALLAH DİYORLAR..

Sonsuzun kendine şahit olmaması makul değildir. Çünkü sonsuz kendine tüm varlıkları ortaya çıkarmakla yani, sonsuz bilgisinin ortaya çıkmasıyla elbetteki şahit olur. Melekler de sonsuz bilginin ortaya çıkarken varlığın üzerinde bulunduğu (fizik) yasaları olduğu ve cansızlar da dahil her varlığın iradesi olduğu için elbetteki şahittir. İlim sahipleri de bunları anlayanlar olduğu için elbetteki şahit olacaktır. VE BUNADA DELİL OLARAK YOLLADIĞI ELÇİNİN KİTABINDA BİZ KENDİ VARLIĞIMIZA ŞAHİDİZ DİYE DELİL GÖSTERECEK laugh.gif YAPMAYIN BUKADARDA OLMAZ YA AKLI KÖRELTMENİNDE BİR SINIRI OLMALI..
xislam
QUOTE(sorti @ Apr 24 2007, 12:48 AM) *
böyle büyük bir evreni yarat her şeyi ayarla bütün gezegenler yıldızlar bir düzen içinde uyum içinde dönsünler (müslümanlara göre) dünyayı yarat onca börtü böceği yarat insanı yarat

ama gel açık seçik net bir kuran gönderme inmsanları ikna edeme

vallahi billahi bu kuranı ben yolladım de

benden başka bir allah yok de

kardeşim bunca şeye gücü yeten allah bizleri inandırmak için kendini parçalıyor yemin üstüne yemin ediyor bu sizce mantıklımı

eğer bir şüphe duyuyorsak bu allahın suçu inanalım diye her şeyi yapıyor yeminlerde ediyor ama bizleri inandıramıyorsa demek her şeye gücü yetmiyor demekki

daha kesin bulgular koysaymış sadece yeminle olmaz bu işler


böyle büyük bir evreni yarat her şeyi ayarla bütün gezegenler yıldızlar bir düzen içinde uyum içinde dönsünler (müslümanlara göre) dünyayı yarat onca börtü böceği yarat insanı yarat

ama gel açık seçik net bir kuran gönderme inmsanları ikna edeme

vallahi billahi bu kuranı ben yolladım de

benden başka bir allah yok de

kardeşim bunca şeye gücü yeten allah bizleri inandırmak için kendini parçalıyor yemin üstüne yemin ediyor bu sizce mantıklımı

eğer bir şüphe duyuyorsak bu allahın suçu inanalım diye her şeyi yapıyor yeminlerde ediyor ama bizleri inandıramıyorsa demek her şeye gücü yetmiyor demekki

daha kesin bulgular koysaymış sadece yeminle olmaz bu işler


sorti izninle yazını buraya büyülterek yazmak istiyorum
.
relipeace
QUOTE(xislam @ Apr 23 2007, 09:14 PM) *
allah ve melekler ondan başka ilah olmadığına şahitlik etmişler iyi ama kim bu ilah?


QUOTE(xislam @ Apr 24 2007, 08:20 PM) *
ben tabiyki kendi varlığıma şahid olabilirim


bilmem düştüğün çelişkiyi görebildin mi? hafıza problemin olduğunu varsayarak bir hatırlatmada bulunmak istedim...

QUOTE(ugurxxx @ Apr 23 2007, 10:35 PM) *
Yaww güzel kardeşim; bir insan kendine şahitlik edemez,böyle birlşey absürd olur..Sadece kendini savunabilirsin,kendince...

Saçma..


bunu diyen arkadaş arazi oldu nedense. laugh.gif

QUOTE(relipeace @ Apr 23 2007, 10:32 PM) *
Verdiğin diyanet mealidir. O meal de bu meallerle hemen hemen aynı manayı içerir. Lakin kafanızın basmadığı nokta şahitlik kelimesinin anlamıdır.


QUOTE(xislam @ Apr 24 2007, 08:20 PM) *
şimdi oraya başka meallerde yapıştırmısınız ama nedense diyanetin meali yok neden??? evet aşağıda linki var ve buna göre allahın şahitlik ettiği ilah kimdir??..

http://kuran.gen.tr/?x=s_main&y=s_midd...kid=1&sid=3


valla ben sıkılmaya başladım, söylediğim şeyleri niye tekrarlattırıyorsun ki bana, diyanet mealini vermişsin en başta niye bi daha yazim. hadi hiç değinmemiş olsam anlarım seni ama daha ilk mesajımın altına onla ilgili eklemeyi yapmışım zaten. sorun gözündemi hafızandamı bilmiyom ama her nerendeyse bu sorunun düzelmeden senle bir şeyi tartışmak imkansızlaşıyor.

QUOTE(xislam @ Apr 24 2007, 08:20 PM) *
demişsinki: Şahid; kelime anlamı olarak bir olayı gören, onun oluşu, gelişmesi hakkında görgüye dayanan bilgisi bulunan kimsedir.

allah hemde allah kendi varlığına kendisimi şahitlik yapıyor birde melekleri peki buna siz şahitmisiniz??bu soruya cevap vermeden önce şahitlik tanımınızı tekrar okuyun.....


evet kardeşim, tanımı okudum ve tam anlamıyla kelime karşılığı olarak şahitim. çünkü ben O'nun varlığı hakkında görgüye dayanan bilgiye sahibim. ben O'nun dünya üzerinde yarattığı sayısız delili görüyorum buda tanıma göre şahit olmam için yeterli. tanımda da söylendiği gibi bir olayın gelişmesi hakkında görgüye dayalı bilgiye sahip olmak demek sadece o olayı bizzat olurken görmek manasına gelmez. o olayın olduğuna işaret eden delilleri görende şahittir. burda da tanımı yanlış anlamışsın.

QUOTE(xislam @ Apr 24 2007, 08:20 PM) *
birisi çıksa ben çok güçlü ve akıllıyım dese kanıtla deseniz oda buna ben şahidim dese ona ne dersiniz? biliyormusunuz müslümanlar bunu yapana allah diyorlar...
dahasıda birisi çıksa ben allahım dese sende ispat istesen sana ispat olarak yemin etse buna ne dersin biliyormusun müslümanlar bunuda yapana allah diyorlar.

ben tabiyki kendi varlığıma şahid olabilirim ama benim varlığımı beni göremeyenlere kanıtlamak için ben kendi varlığıma şahidim dersem birde yine onların göremediği melekleride şahit olarak gösterirsem varlığıma bu şekilde inandırmaya çalışırsam gülüç duruma düşerim ama müslümanlar yine bunu yapana allah diyorlar..


burdada anlamak istemediğin veya anlayamadığın konular var. bunuda senin türkçe bilgisi yetersizliğine yoruyorum. o ayette Allah ben şahidim, bu yüzden inanın demiyor. ben şahidim, melekler şahit, ilim sahipleri şahit diyor. bu yüzden benim varlığıma inanın diye bir söz var mı? yok. tamamen senin hayal ürünün. tekrar ediyorum ne demekti şahit. bir olay veya o olayın oluşumu hakkında görgüye dayalı bilgisi olan, şimdi ayette yerine koy bakalım. yanlışının nerde olduğunu anlayacaksın.

Selamlar...
xislam
QUOTE(relipeace @ Apr 24 2007, 11:59 PM) *
bilmem düştüğün çelişkiyi görebildin mi? hafıza problemin olduğunu varsayarak bir hatırlatmada bulunmak istedim...
bunu diyen arkadaş arazi oldu nedense. laugh.gif
valla ben sıkılmaya başladım, söylediğim şeyleri niye tekrarlattırıyorsun ki bana, diyanet mealini vermişsin en başta niye bi daha yazim. hadi hiç değinmemiş olsam anlarım seni ama daha ilk mesajımın altına onla ilgili eklemeyi yapmışım zaten. sorun gözündemi hafızandamı bilmiyom ama her nerendeyse bu sorunun düzelmeden senle bir şeyi tartışmak imkansızlaşıyor.
evet kardeşim, tanımı okudum ve tam anlamıyla kelime karşılığı olarak şahitim. çünkü ben O'nun varlığı hakkında görgüye dayanan bilgiye sahibim. ben O'nun dünya üzerinde yarattığı sayısız delili görüyorum buda tanıma göre şahit olmam için yeterli. tanımda da söylendiği gibi bir olayın gelişmesi hakkında görgüye dayalı bilgiye sahip olmak demek sadece o olayı bizzat olurken görmek manasına gelmez. o olayın olduğuna işaret eden delilleri görende şahittir. burda da tanımı yanlış anlamışsın.
burdada anlamak istemediğin veya anlayamadığın konular var. bunuda senin türkçe bilgisi yetersizliğine yoruyorum. o ayette Allah ben şahidim, bu yüzden inanın demiyor. ben şahidim, melekler şahit, ilim sahipleri şahit diyor. bu yüzden benim varlığıma inanın diye bir söz var mı? yok. tamamen senin hayal ürünün. tekrar ediyorum ne demekti şahit. bir olay veya o olayın oluşumu hakkında görgüye dayalı bilgisi olan, şimdi ayette yerine koy bakalım. yanlışının nerde olduğunu anlayacaksın.

Selamlar...

bu kadar ahmakça bir yazı yazarak türkçe dersi vermen garip. birde sahtekarlıkta yapmışsın ama müslümanlara yakışıyor eee kimin ümmetisin.

ben demişinki:"ben tabiyki kendi varlığıma şahid olabilirim" bunu bana çelişki dibi göstermeye çalışmışsın ama bu yaptığının ahlaksızlık olduğunu biliyorsun değilmi? orada ben "tabiyki kendi varlığıma şahid olabilirim" demişim ama birde amasını yazmışım o nerede? bir insanın kendi varlığına şahit olması kadar doğal ne vardır ama bu kendi varlığına kendisini göremeyenlere "benim varlığıma ben şahidim dese" ne olur burasını anlamamışsın bunları anlasan zaten msülüman olarak kalmazdın.

demişsinki: valla ben sıkılmaya başladım, söylediğim şeyleri niye tekrarlattırıyorsun ki bana, diyanet mealini vermişsin en başta niye bi daha yazim. ÖTEKİLERİNİ NEDEN YAZDIN BUNU AÇIKLARSAN İYİ OLUR AMACIN NEYDİ? MADEM ORADA AYETLER VAR NEDEN YAZDIN? hadi hiç değinmemiş olsam anlarım seni ama daha ilk mesajımın altına onla ilgili eklemeyi yapmışım zaten. sorun gözündemi hafızandamı bilmiyom ama her nerendeyse bu sorunun düzelmeden senle bir şeyi tartışmak imkansızlaşıyor.

peki oraya diğer mealleri yazmanın ne anlamı var bunu anlarsan benim ne demek istediğimide anlarsın.

DEMİŞSİNKİ:evet kardeşim, tanımı okudum ve tam anlamıyla kelime karşılığı olarak şahitim. İŞTE İSLAMI BU YÜZDEN TERK ETTİM İNSANA DEĞERLERİNİ TERK ETTİRİR RESMEN YALAN SÖYLETTİRİR ŞAHİTMİŞ BİRŞEYİ GÖRMEDEN NASIL ŞAHİT OLURSUN YALANCI SAHTEKAR... BİRİSİ BANA GELSE DESEKİ BU RELİPEACE ADAM ÖLDÜRDÜ BEN GÖRDÜM ŞAHİDİM SENDE ŞAHİT OL VE BENDE TAMAM OLURUM DESEM BU YAPTIĞIMIN SENİN YAPTIĞINDAN HİÇBİR FARKI KALMAZ AMA BU İSLAM İNSANA BUNU YAPTIRIR İŞTE ÖRNEKTE SENSİN 1400 YIL ÖNCE ÖLEN BİR BEDEVİNİN SÖZLERİNE BAKARAK BAKARAK ALLAHIN VE MELEKLERİNİN ALLAHIN VARLIĞINA ŞAHİTLİK ETTİĞİNE ŞAHİTLİK ETTİĞİNİ SÖYLEYEN BİR ZAVALLISIN VE BENİM GÖRÜŞÜME GÖREDE GÖRMEDİĞİ BİR ŞEYE ŞAHİTLİK EDEN BİRİSİ ŞEREFİSİZDİR
çünkü ben O'nun varlığı hakkında görgüye dayanan bilgiye sahibim. ben O'nun dünya üzerinde yarattığı sayısız delili görüyorum
BUNU SANA KİM SÖYLEDİ YANİ HERŞEYİ ALLAHIN YARATTIĞINI ALLAMI SÖYLEDİ YOKSA MUHAMMEDMİ SEN DAHA BUNLARI MUHAMMEDİN SÖYLEDİĞİNE BİLE ŞAHİT DEĞİLSİN
.buda tanıma göre şahit olmam için yeterli. tanımda da söylendiği gibi bir olayın gelişmesi hakkında görgüye dayalı bilgiye sahip olmak demek sadece o olayı bizzat olurken görmek manasına gelmez. BURADADA AHLAKSIZLIK YAPMIŞSIN AMA DEDİĞİM GİBİ YAKIŞIYOR SİZLERE BURADA BİLGİDEN SÖZ ETMİŞSİN AMA KONU ŞAHİTLİK YANİ BURADA DİYORSUNKİ bir olayın gelişmesi hakkında görgüye dayalı bilgiye sahip olmak demek sadece o olayı bizzat olurken görmek manasına gelmez BAK BİLGİDEN SÖZ EDİYORSUN DEMEKKİ YUKARIDA SÖYLEDİĞİM GİBİ SEN GÖRMEDİĞİN BİR OLAYA ŞAHİTLİK EDECEK OLAN BİR YALANCI ŞAHİTSİN YOKSA ŞAHİTLİK İLE BİLGİYİ KARIŞTIRACAK KADAR CAHİLMİSİN?
. o olayın olduğuna işaret eden delilleri görende şahittir. BİRİSİ BANA GELDİ VE SENİN BİR ADAMI ÖLDÜRDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ VE BENİ ORAYA GÖTÜRDÜ HAKKATENDE BİRİSİ ÖLMÜŞ BANA OLAYI AYRINTILARI İLE ANLATTI İŞTE BAK DEDİ BIÇAKTA BURADA ŞURASINA SOKTU BIÇAĞI DİYE ANLATIYOR ŞİMDİ BEN BU BİLGİLERDEN SONRA SENİN TANIMINA GÖRE O KİŞİYE İNANMAM GEREKİYOR YANİ OLAYA ŞAHİDİM DİYEBİLİRİM ÇOK AYIP ÇOK
burda da tanımı yanlış anlamışsın. BEN YANIŞ ANLAMADIM SEN KIVIRMIŞSIN YUKARIDADA İSPATI.


DEMİŞSİNKİ: burdada anlamak istemediğin veya anlayamadığın konular var. bunuda senin türkçe bilgisi yetersizliğine yoruyorum. o ayette Allah ben şahidim, bu yüzden inanın demiyor. ben şahidim, melekler şahit, ilim sahipleri şahit diyor.NEYE ŞAHİTLER bu yüzden benim varlığıma inanın diye bir söz var mı? yok.PEKİ BURADA ALLAHIN BU ŞAHİTLERİ GÖSTERMESİNDEKİ AMAÇ NEDİR? YANİ ALLAHIN BU AYETİ YAZMA AMACI NEDİR YEŞİLLİK OLSUN DİYEMİ YAZIYOR BUNLARI ŞİMDİ BAKALIM AYETE:Ali İmran: 18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

tamamen senin hayal ürünün. tekrar ediyorum ne demekti şahit. bir olay veya o olayın oluşumu hakkında görgüye dayalı bilgisi olan, şimdi ayette yerine koy bakalım. yanlışının nerde olduğunu anlayacaksın. ANLAYIŞIN BUKADAR GERÇEKTEN KITSA SORUN VAR DEMEKTİR YOK BUNLARI SADECE BU SAÇMALIKLARA KILIF İÇİN YAPIYORSAN O SENİN AHLAKINDIR.
VE SÖYLEDİKLERİNİN ÇÜRÜTÜLMÜŞ HALİ YUKARIDA.


VE AYETE TEKARA BAKALIM KONU SAPMASIN
Ali İmran: 18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir
.


ŞİMDİ SANA BİR ÖRNEK: "AHMET, MEHMET, ALİ, OSMAN ONDAN BAŞKA MÜSLÜMAN OLMADIĞINA ADALETLE ŞAHİTLİK ETTİLER" DESEM BUNDAN NE ANLIYORSUN? BANA AÇIKLA BEKLİYECEĞİM.. BURADA MÜSLÜMAN OLAN KİM? BUNLAR KİMİN MÜSLÜMANLIĞINA ŞAHİTLİK EDİYORLAR? KELİMELER AYETTEKİ İLE AYNI SADECE İSİMLER FARKLI BEKLİYORUM.
sosruka
Allah ilah'ın pekiştirilmiş isim halidir ve Arapça özel isim olarak kullanılmış, ancak Kur'an da Allah'ı ifade eden en bariz ifade O kelimesidir. Allah ismini özelleştirip dönüşlü olarak O'ya işaret etmiştir. Ancak bu literal ve leksikal analizi sadece edebiyatı istismar etmemeniz için yapıyorum.
İşin aslında ise Tanrı algısındaki hatanız yatmaktadır. O yüzden Tanrı'nın söz ve ifadelerinde leksikal veya semantik hata bulmanız tamamen anlamsız ve kişisel statükocu yaklaşımınızın getirdiği bir arayıştandır.
İşin özünde yaratan ile yaratılan bir ise elbetteki yaratılan da yaratan da kendisine şahit olur. Bundan başka manalar çıkaranın zihniyeti kafasında illa da put arayışı olmasından kaynaklanır. Kafandaki put tasvirinin veya Ahmet, Mehmet vs... örneklerinin bu konuyla bağdaşır bir tarafı yok.
Sonsuz irade sonlu varlıklar ve iradeler yaratmış, yani aynada bir yansıtma ile kendine bakmış, bundan daha bariz bir şahitlik olmaz. Kuranda felsefe yok diyenler yeterince felsefe ve bilimsel felsefe temelli konuşmadıklarından ve sonsuzu dahi sonlu ile örnekleme (sampling) yöntemiyle açıklama çabasından absurd sonuçlara ulaşmaktalar. Ki çok da önemsenir şey değil.

Saygılar.
BOSS
Müslüman arkadaşlar kusura bakmayın yazdıgınız hic bir yazıyı anlamıyorum sacma sapan şeyler yazıyorsunuz xislam kardeş sendede iyi sabır varmış iyi dayanıyorsun tebrik ederim ben olsam bu kadar tahammül edemem gercekten tebrikler sana. Bu geri kafalılara laf anlatmak deveye hendek atlatmak gibi birşey olsa gerek.

1400 yıl önce yazılmış bir kitabı şahitsiz referanssız savunuyorlar ortada ne melek var ne muhammed nede allah, elinizde sacma sapan bir masal kitabı var onunla yatıp onunla kalkıyorsunuz. Bu sazanlar tefsirleri okumaktan beyinleri sulanmış başka şeyleri düşünemiyorlar.
sipahi43
Bu sorunun en basit açıklaması şahit var.Ama tanık yok laugh.gif
dinsavar
QUOTE(BOSS @ Apr 26 2007, 01:53 AM) *
Müslüman arkadaşlar kusura bakmayın yazdıgınız hic bir yazıyı anlamıyorum sacma sapan şeyler yazıyorsunuz xislam kardeş sendede iyi sabır varmış iyi dayanıyorsun tebrik ederim ben olsam bu kadar tahammül edemem gercekten tebrikler sana. Bu geri kafalılara laf anlatmak deveye hendek atlatmak gibi birşey olsa gerek.

1400 yıl önce yazılmış bir kitabı şahitsiz referanssız savunuyorlar ortada ne melek var ne muhammed nede allah, elinizde sacma sapan bir masal kitabı var onunla yatıp onunla kalkıyorsunuz. Bu sazanlar tefsirleri okumaktan beyinleri sulanmış başka şeyleri düşünemiyorlar.


Onlar zaten hangi konuya adam gibi cevap verebildilerki ? İşleri güçleri forum kirliliği yaratıp soruları sabote etmek. Yeryüzünde hiç bir müslüman kuranı savunamaz. Gelir iki laga luga yapar sonrada cevap vermiş gibi kasılıp,niye cevabı kebul etmiyorsnuz diye sızlanmaya başlar. Oda fayda vermezse hakaretler yağdırır.
Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız.